UEFA'dan Ali Cengiz oyunu! Tüm yollar kapandı, TFF Merih'i savunamadı

Akın Ungan
05.07.2024 - 19:27 | Son Güncellenme: 05.07.2024 - 21:23

UEFA, EURO 2024'te Avusturya maçında bozkurt işareti yapan Merih Demiral'a ceza verdi. Temyiz Kurulu ve CAS yollarının kapanmasıyla itiraz edilemedi. Peki TFF'nin savunması doğru muydu?

UEFA'dan Ali Cengiz oyunu! Tüm yollar kapandı, TFF Merih'i savunamadı

Akın UNGAN - AJANSSPOR

2024 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024) son 16 turunda Avusturya ile karşı karşıya gelen A Milli Takım, maçı Merih Demiral'ın 2 golüyle 2-1 kazandı. Adını çeyrek finale yazdıran ve Hollanda ile eşleşen millilerimize UEFA'dan kötü haber geldi. Merih Demiral'a, gol sevinci sırasında yaptığı bozkurt selamı nedeniyle soruşturma açıldı. Bu karar Türkiye'de tepkiyle karşılanırken, Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) yaptığı savunma cezayı engelleyemedi. UEFA, Demiral'a 2 maç men cezası verildiğini açıkladı.

UEFA cezayı hangi maddeden verdi? TFF'nin savunması doğru mu?

Merih Demiral, Hollanda ile oynanacak çeyrek final maçında ve eğer geçilmesi halinde yarı final müsabakasında forma giyemeyecek. Peki UEFA, Demiral'a verdiği cezayı hangi ihlallere dayandırdı? UEFA tarafından bozkurt selamına verilen ceza siyasi bir karar mı? TFF'nin Merih Demiral için hazırladığı savunma doğru mu? Hazırlanan savunma dosyasının ana fikri ne olmalıydı? Verilen cezaya itiraz yolları açık mı? Ajansspor'a konuşan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Gemalmaz, tüm bu soruların cevaplarını verdi.

"Siyasi ve ırkçı ifadeden ceza verilecekmiş gibi düşünüldü"

Merih Demiral'ın hareketinin, UEFA tarafından hangi maddede değerlendirildiğini açıklayan Prof. Dr. Burak Gemalmaz, "UEFA'nın verdiği cezanın dayanağı olan madde, Disiplin Yönetmeliği'nin 11'inci maddesi. 11'inci madde uygunsuz, spora yakışmayan davranışlar ve sözler ile UEFA’nın/futbolun itibarını zedeleyen davranış ve sözleri yasaklayan bir maddedir. Bu maddeden ceza verdi. Yapılan bozkurt selamı, Avrupa'da Fransa, Avusturya ve Almanya'da çeşitli tartışmalara konu olmuş, çeşitli hukuki kararlar da alınmış bir ifade biçimi. Belli derneklerle özdeşleştirilen bir ifade türü. O yüzden siyasi ifade yasağı üzerinden bir soruşturma yapılacağı ve ceza verileceği düşünülüyordu. Siyasi ifade yasağı sporda evrensel, genel bir yasaktır. UEFA'nın Disiplin Yönetmeliği'nde, 16'ıncı maddede ayrıca yer alır" dedi.

İlgini Çekebilir
UEFA, Merih Demiral'ın cezasını açıkladı! Skandal karar...
Habere Git

Sözlerine devam eden Gemalmaz, "Özellikle Alman bakanın kast ettiği üzere Almanya'da aşırı sağ ile ilişkilendirildiği için bozkurt selamı, ırkçı ve ayrımcı bir ifade olup olmadığı da akla geldi. Bu da ayrı bir yasaktır. Dolayısıyla ilk soruşturma açıldığında bu iki maddeden, yani siyasi ifade ve ırkçı ifadeden ceza verilecekmiş gibi düşünüldü. TFF Başkanının yaptığı açıklamalardan ve basında çıkan haberlerden anlaşıldığı kadarıyla, bu nedenle bu selamlama biçiminin Türk kültürünün kadim değerlerinden olduğu, Türklerin Ergenekon'dan bu yana bozkurtla özel bir ilişkisinin olduğu, Atatürk'ün bozkurt lakabı sahibi olduğu ileri sürülen bir ana savunma stratejisi belirlenmiş gibi görünüyor" ifadelerini kullandı.

"Doğru bir savunma stratejisi değildi"

Gemalmaz, TFF'nin kurduğu savunma stratejisi hakkında, "Ama bu çok doğru bir savunma stratejisi değildi. Çünkü sistemi bilenler UEFA’nın asıl uygulayacağı hükmün 14 ve 16'ıncı maddeler değil, 11'inci madde olduğunu öngörmüştü. 11'inci madde genel olarak sporla bağdaşmayan ifadeleri yasaklıyor. Siyasi olup olmadığı tartışmalı olan veya ırkçı olup olmadığı tartışmalı olan ifadeleri kapsayan, daha doğru bir deyişle hoşa gitmeyen beğenilmeyen her ifade ve hareketi yasaklayan şemsiye bir hüküm" açıklamasını yaptı. 

"UEFA sisteminin nasıl çalıştığını bilenler için beklenen bir hareketti"

Gemalmaz, "Bu hüküm bakımından ise, bir ifadenin/hareketin siyasi olup olmadığının ceza verilmesinde doğrudan bir önemi ya da belirleyiciliği bulunmuyor. TFF ise hazırladığı savunmayı UEFA'nın vereceği ceza maddesi kapsamında tahmine dayalı yapmış gibi görünüyor. Çünkü bozkurt, Almanya ve Avusturya'da siyasi sembol olarak görülüp, Avusturya'da yasaklanan semboller içerisinde, Almanya'da yasaklanmasa bile 'dikkat edin bu sembole' diyerek takip altındaki grubun sembolü olduğu için doğal olarak insan bunun siyasi ifade yasağı kapsamında bir soruşturma olduğunu düşünecektir. Dolayısıyla savunmayı ona göre yapacaktır. Ama sisteminin işleyişine aşina olanlar, UEFA disiplin sisteminin meseleyi 11'inci madde kapsamında ele alacağını tahmin etmişti" şeklinde konuştu.

İlgini Çekebilir
Büyükekşi: "Merih Demiral'a verilen cezayı siyasi bir karar olarak görüyoruz"
Habere Git

"11'inci maddenin 4 fıkrasından ceza verilmiş"

Burak Gemalmaz, UEFA'nın Merih Demiral'a 11'inci maddenin 4 fıkrasından ceza verdiğini söyledi: "11'inci maddede 4 kalem vermiş. Hem medeni davranış kurallarına yakışmayan, genel davranış kurallarına aykırı, sportif olmayan nitelikte ifade/davranışta ve futbolun itibarını zedeleyen harekette bulundun demiş. 11'inci maddenin 4 fıkrasından ceza vermiş" ifadelerini kullandı.

"Türkiye'nin savunması uygun olmadı... Doğrusu ne olurdu?"

TFF'nin kamuya açıklanan savunmasının 11'inci maddenin mantığına uygun olmadığını söyleyen Gemalmaz, daha isabetli bir savunmanın nasıl yapılacağını şu sözlerle açıkladı: "Türkiye'nin savunması buna uygun olmadı. Doğrusu ne olurdu? Tabii bunun yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz. Mehmet Büyükekşi'nin açıklamasında belli kısmını öne çıkardı, tamamını bilmiyoruz. Ama iyi savunma şöyle olur. Öncelikle meseleyi hakkıyla kavramak gerekir. Bu mesele aslında spordaki insan hakları ihlallerinin özel bir görünümü. Dünyadaki bütün spor örgütleri/federasyonları, sporda siyasi ifadeyi ve spora yakışmadığını söyledikleri ifadeleri yasaklarlar. Bu kategorik bir yasaktır. Asıl problem budur. Ne olduğuna o örgütün içindeki kurulların karar verdiği, ölçüleri belirsiz olan değerlendirmelerle ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmaktadırlar. İfade hürriyeti sınırlanabilir bir haktır. Ama bu durumda bazı ifadeler kategorik olarak dışarıda bırakılmış. Siyasi veya sportif olmayan ifade gibi. Bunların sporun ve federasyonların tarafsızlığına yakışmadığı düşünülüyor. Bu gerekçeyle bazı ifadeler kategorik olarak dışarıda bırakılmış. Bu, insan hakları hukuku açısından bir problem. Çünkü insan hakları hukukunda nefret söylemi ve şiddete teşvik dışında hiçbir ifade ve hareket, ifade hürriyetinin dışında bırakmayız. İfade hürriyeti sınırlanabilir, bu başka bir şey. Ama bir ifadenin kategorik olarak ifade hürriyeti kapsamında olmaması başka bir şey. O zaman hiçbir şekilde insan hakları savunması yapamıyorsunuz. Bu insan hakları hukukunda sadece nefret söylemine ve şiddete teşvike indirgenmiştir. Oysa spor hukukunda federasyonların belirlediği sınırsız sayıda ifade insan hakları korumasının dışında bırakmıştır"

"Kararlar tutarsız, ölçüt ve öngörülebilirlik yok... İnsan haklarına aykırı"

"İlginçtir ki UEFA, bu selamın politik olduğunu söylemedi. Ama yine aynı kapıya çıkacak bir yasak verdi. Kategorik olarak yasakladı. Ölçütü olmadığı için belirlilik ve öngörülebilirlik yok. Bunlar da hukuk devletine en büyük zarar veren unsurlar. Savunma bir kere buradan kurulmalıydı. Demeliydik ki; 'Bu, en baştan sıkıntılı bir hüküm. Senin de buna ilişkin kararların tutarsız, ölçüt yok ve öngöremiyoruz. Bu insan hakları standartlarına aykırı. Tamam böylece ifade hürriyetinin içine soktuk hareketimizi. Ama bu tek başına bir ifade ya da hareketin sınırlanmasının hukuka uygun olup olmadığını değerlendirmemize tek başına yetmiyor. Dikkate alınması gereken sınırlamanın bir rejimi göz önünde bulundurulmalı. Orada çok sayıda dikkate alınan faktör var. İfadenin/hareketin ne olduğu, varsa bağlamı, nerede ve nasıl söylendiği/yapıldığı, toplumsal bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, hangi meşru amaçla bu ifadenin/hareketin sınırlandığı vb. Mesela bu noktada bu selamın Türk kültürünün bir parçası olduğu argümanını kullanabilirsiniz. O zaman bir mantığı olacaktı. Burada niyet de önemli. Hangi amaçla yapıyor, birilerini provoke etmek için mi, tahrik etmek için mi yapıyor yoksa kendi taraftarı bir şey demiş, o da ona cevap mı vermiş. Merih Demiral, 'Taraftar yapıyordu, ben de görüp yaptım' demişti. Bu açıklamayı da ekleyebilirdik. Muhtemelen Merih'in bu açıklamasını kullanmışlardır ama benim söylediğim bağlamda kullanılırsa bir yere oturuyor"

"Cezayı gerektirecek acil toplumsal ihtiyaç yok"

"İnsan hakları hukukunda bir ifadeden ötürü verilecek cezayı/yaptırımı haklı kılmanız için toplumsal bir gereklilik olması lazım. Bu olay, bu açıdan da tartışılmalıydı. Almanya şikayet etti ama bu selamı yasaklamamış. Avusturya yasaklamış ama Merih Demiral bu hareketi Avusturyalılara yapmıyor, maç sonrası kendi taraftarlarına yapıyor. Dolayısıyla Avusturya'nın gözüne sokuyor olsa bir provokasyon düşünülebilir. Dolayısıyla cezayı gerektirecek acil toplumsal ihtiyaç  - ki hukuki bir ölçüttür- yok gibi görünüyor. En azından savunma buradan yürümeliydi"

"Savunmada bunları pek yaptıklarını sanmıyorum"

"Nihayet verilecek cezanın ya da uygulanacak yaptırımın da abartılı olmaması lazım, ona da orantılılık diyoruz. Neden 2 maç? Niye 1 maç değil, niye kınama değil? İfade özgürlüğü kapsamındaki bir ifade konusu olduğunda verilebilecek en düşük cezayı vermen gerekiyor. İfade sahibinin hakkıyla korumak istediğin meşru amacı dengelemen gerekiyor. Kısacası bütün bu faktörleri dikkate  alarak ilgili ve yeterli gerekçe içeren bir karar verilmesi yönünde savunma yapılmalıydı. Sayın TFF Başkanının açıklamalarında bu yönde bir savunma girişiminin izlerine rastlanmıyor"

"Bu ifadeler sporda yasaklanıyor... TFF de bunu yapıyor"

"Bu tip ifadeler, hareketler, siyasi olsun olmasın uygunsuz olarak görülüyor ve sporda yasaklanıyor. Tekrar hatırlatayım, ben bunun doğru olmadığını söylüyorum, bunun ifade hürriyeti kapsamında olduğunu ve toptan yasaklanmak yerine yukarıda yaptığımız açıklamalar doğrultusunda sınırlandırılabileceğini söylüyorum. Aynı düzenlemeler TFF'de de var. Onlar da yapıyor. Deniz Naki olayı akla geliyor ama sadece o değil. Her konuda yapıyor. Naki en spektaküler olan örnekti. O direkt ırkçılık ve ayrımcılıktan ceza aldı. Mesela bir kulüp yöneticisi herhangi bir basın açıklaması yaptığında TFF'nin itibarı gerekçesiyle hemen ceza veriliyor. Bunlar da Türkiye'ye karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitti ve ifade hürriyeti ihlali çıktı. Dolayısıyla bu problem spor dünyasına yayılmış genel bir problem"

"Gerçekten çifte standart olduğunu gösteren veriler var"

Sırp futbolcuların yaptığı Çetnik selamı, Arnavutların çift başlı kartal sembolü ve Jude Bellingham'ın taraftara yaptığı hareket işaret edilerek, Merih Demiral'a verilen cezada çifte standart olduğu belirtildi. Gemalmaz bu konu hakkında, "Bu tip aşırı sağ, ırkçı olabilecek ifadeler bakımında büyük bir hassasiyet var görünümde. Ancak bu konuda çifte standart olduğuna işaret eden veriler var. Bazı ifadelerde soruşturma açılıp ceza verilirken, bazılarında soruşturma bile açılmıyor. Verilen cezalar arasında da tutarsızlık olabiliyor. Burada böyle bir çifte standart olup olmadığı da sorgulanmalı. Fakat İngiliz futbolcu Jude Bellingham açısından çifte standart yok. O futbolcunun hareketi doğrudan çirkin hareket. Sırp futbolcuların veya Arnavut futbolcuların yaptığı hareketlere bakıldığında UEFA'nın verdiği cezalar var, vermediği cezalar da var. Bu, kararlardaki tutarsızlığa bağlanabilir. Bunların hepsinin takip edilip, analiz edilmesi gerekli" dedi.

"Büyükekşi'yi haklı kılabilecek iki problem var"

Gemalmaz, "Bu olayda Mehmet Büyükekşi'yi haklı kılabilecek iki problem var. Savunma süresi bitmeden verilecek cezanın Alman gazetesine sızdırılması ve yayınlanması. Bu çok ciddi bir problem. İkinci problem, CAS'a gidilemediği için yeni tespit edebildik. EURO 2024'te verilen bütün cezaların ilk kararları Disiplin Komitesi tarafından verilmiş. Bu, bizdeki PFDK gibi ilk kurul. Normalde de o verir, sonra isterseniz usulüne göre üst makam olan Temyiz Kuruluna itiraz edebilirsiniz. Fakat Merih Demiral hakkındaki bu kararı doğrudan Temyiz Kurulu veriyor. Temyiz Kurulu normalde Disiplin Kurulu'nun kararına itiraz ettiğiniz yer. Temyiz Kurulu ancak UEFA yönetiminin doğrudan kendisine tevdi ittiği acil işlerde Disiplin Komitesini atlayarak ilk aşamada devreye girer. Ki bu halde dahi, Disiplin Komitesi Başkanının görüşü alınır. Şimdi burada şöyle bir sorun var: 3 maç altı ceza verildiği için CAS'a gidemiyorsunuz, kararı Disiplin Kurulu yerine Temyiz Kurulu verdiği için itiraz için Temyiz Kurulu'na da gidemiyorsunuz. Komplo teorilerine kapılmayalım diyoruz ama niye bu rutinden ayrılındı? Benzer içerikteki, hatta daha ağır nitelikteki ayrımcılık isnadı içeren diğer disiplin soruşturmalarında neden olağan yöntem takip edildi de burada Temyiz Kurulu direkt devreye girdi?" diye konuştu.

"Belki de yeteri kadar lobimizi yapamadık"

UEFA'nın tüm itiraz kapılarını kapatarak, hamleleri önceden düşünerek verdiği bu kararın engellenebilirliğini değerlendiren Gemalmaz, "Tabii ki bu işlerde lobi dönüyor. Hatta daha önce bahsettiğimiz Temyiz Kurulu'nun ilk aşamada devreye girip karar vermesini sağlayan doğrudan UEFA yönetimi. İstisnai olduğu için bu da kolay kolay yapılacak bir şey değil. Bunun için UEFA yönetiminde ciddi bir karar almış olmaları lazım. Elbette UEFA yönetimi dediğiniz yerde lobi faaliyetinin ne kadar önemli olduğunu söylemeye gerek yok. Bu çizdiğim çerçeve biraz sıkıntılı, art niyet diyemesek bile hoş olmayan kokular yükseliyor diyebiliriz. O zaman belki de yeteri kadar lobimizi yapamadığımız düşünülebilir" ifadelerini kullandı.

Senin için hazırladığımız haberler