"Sıfır insanlık becerileri vardı"

05.02.2017 - 16:24 | Son Güncellenme: 05.02.2017 - 16:24

Fenerbahçeli iki isme...

Uzun yıllar Türkiye’de oynayan ve A Milli Takım’ın da forması giyen Colin Kazım Richards, kariyerini Brezilya’da sürdürüyor. Şimdilerde Coritiba’da top koşturan Kazım, futbolculuk yaşamında çok şey yaşadı. Çoğu zaman tartışmaların odağında yer aldı ve gündem yarattı. İşte Colin’e tüm bunları sorduk, o da açık açık anlattı.

- Türkiye ve Avrupa’da takımlar dolaştın. Şimdi ise Brezilya... Neden Brezilya’da oynamayı tercih ettin?

- Daha genç yaşlarda fenomen Ronaldo olay yerine geldiğinde Brezilya futboluna aşık oldum. Yeteneği ve ihtişamı nefes kesiciydi. Fenerbahçe’ye katılıp Zico, Roberto Carlos, Aurelio, Alex. Andre Santos ve Cristian Baroni gibi isimlerle çalıştıktan sonra bir gün Brezilya’da oynamam gerektiğini biliyordum.

YA SEVİLİYORUM, YA NEFRET EDİLİYORUM

- Büyük bir potansiyelin var. Ancak her zaman bu potansiyelin altında kaldığın için eleştirildin. Neler söylemek istersin?

- Ben Doğu Londra geçmişine sahip, üç dil konuşan, dünyanın dört bir yanında oynayan ve harika bir aile yaşantısına sahip biriyim. Bunun için biri eleştirilebilir mi? Ben bir oyuncuyum aynı zamanda da bir kişiliğe sahibim. Herkesin kendi görüşleri var. İlk saniyeden itibaren beni görüyorlar ya da tanıyorlar. Ya beğeniyorlar ya da nefret ediyorlar. Bunları merak etmemeyi ve çok çalışarak yoluma devam etmeyi öğrendim. Teknik açıdan ve doğru bir biçimde oynamayı öğrendim. Halen pek çok kişi benim hakkımda konuşmaya devam ediyor. Ama benim oynayamayacağımı söyleyemiyor.

BURSA’DA NELER OLDU, NELER...

- Fenerbahçe, Galatasaray, Bursaspor’da oynadın. Senin için hangisi daha iyiydi?

- Galatasaray benim kulübüm. Babam ve ailesi her zaman Arsenal’i destekledi. Ancak Türk ailemde herkes Galatasaray taraftarıydı. Muhtemelen Fenerbahçe’deki ilk sezonumda bulunduğum takım oynadığım en iyi takımdı. Bursaspor’da ise bazı yöneticiler taraftarları bana karşı çevirmeseydi mutlu olabilirdim. Bir takipçimin yolladığı Galatasaray formalı fotoğrafı retweet edince ortalık karıştı. O tweetin bana sorun yaratması için kulübü destekleyen biri tarafından gönderildiğine inanıyorum. Çünkü maaşım güçlüydü ve ödemek istemiyorlardı. Bir yönetici, taraftarın bana karşı ayaklanacağını ve ailemin güvende olmadığını söyledi. Ardından bir taraftar Twitter’dan beni vurmak için idmana geleceğini söyledi.

Antrenmana gittim fakat o hiç gelmedi. Ancak ayrılmanın zamanı gelmişti. Fakat Bursaspor taraftarına teşekkür etmeliyim. Büyükannemin öldüğü gün oynayıp penaltıdan bir gol attığımda bana büyük destek verdiler.

FATİH HOCA KALMAMI İSTİYORDU AMA...

- Kariyerindeki en büyük pişmanlığın nedir?

- Normalde bu soru sorulduğunda hiçbir şey söylemiyordum. Ancak yaşım ilerledikçe ve olgunlaştıkça bir durumun beni çok rahatsız ettiğini gördüm. O da Galatasaray’dan ayrılmamdı. Her şeyden önce gitmemeliydim. Fatih Hoca da kalmamı istiyordu ama ayrıldım. Olympiakos’a kiralık verildikten ve kulübe girdikten sonra menajerim kısa bir zaman sonra telefonla beni arayarak West Ham’a gelmemi söyledi. 4 saat içinde Londra’ya giden bir uçağın içindeydim. Menajerimin bu planlamayı kulüple konuşmadan ve Fatih Hoca ile düzenlemeden yaptığını bilmiyordum. Bu hem kulübe hem de Fatih Hoca’ya karşı hala derinden pişmanlığını duyduğum büyük bir hakaretti.

- Fenerbahçe’den neden ayrıldın?

- Bu soruyu aslında bana değil Aykut Kocaman ve Hasan Çetinkaya’ya sormalısın. Sıfır insanlık becerileri vardı ve hakkımda yalanlar söylenmesine izin vererek oldukça zehirli bir durumun ortaya çıkmasına sebep oldular. Her ikisi de halkın oteldeki partide olduğuma inanmalarına izin verdiler. Bununla birlikte hepsi benim hiçbir şey yapmadığımı ve orada hiç olmadığımın farkındaydı. Hepimiz kim olduğunu biliyorduk. Maruz kaldığım durumdan dolayı dava açtım. Almanya ve İngiltere’de tazminatlar kazandım. Serbest kalmam için imzalamak zorunda olduğum gizlilik sözleşmesi yüzünden Türkiye’de dava açamadım. Her zaman olduğu gibi kendi şartlarımda bıraktım. Ayrılmak için yaptığım bir şey değildi. Bazıları denese de hiçbir kulüp beni ayrılmaya zorlamadı. Durum komik hale geldi fakat asla zorlanmadım. Galatasaray ise benim kurtarıcım oldu.

- Emre Belözoğlu ile sorun yaşadığın konuşuluyor hep. Doğru mu?

- Asla. Emre her zaman Emre’ydi. Kazım da karşılığında sadece Kazım oluyordu. Uyuşmadığımız, anlaşamadığımız zamanlar vardı ancak bir problemimiz asla olmadı.

- Kariyerinde unutamadığın gol hangisi?

- Ali Sami Yen Stadı’ndaki son golü atmak benim için çok değerli. Ve Fenerbahçe formasıyla Chelsea’ye karşı attığım gol.

- Bugün milli takımda olsaydın ne değişirdi?

- Vay… Buna nasıl cevap vereceğim?.. Evet, tekrar oynamak için bu şansa atlardım. Hem kişisel olarak, hem de sahada olgunlaştım. Daha önce yanlış mıydım? Hayır, sadece gençtim. Hala savaşıyor muyum? Evet… Ama dediğim gibi pek çok pozisyonda oynama kabiliyetim var. İyi oynamadığımda bile oyunu nasıl etkileyeceğimi öğrendim. Pek çok oyuncunun benim yaşıma geldiğinde yeteneklerinin çökmeye başladığını görüyorum. Fakat benim için en iyi dönemim.

- Arda, Burak, Emre Mor, Hakan Çalhanoğlu, Enes Ünal… Türkiye’yi yurt dışında temsil eden futbolcular hakkında neler düşünüyorsun?

- Türk oyuncular muhteşem yeteneklere sahipler. Ancak bireysel yetenekle mücadele etmekle, sıkı çalışmak ve takımla birlikte hareket etmek arasındaki farkı anlamalıyız. Bir çokları itiraz edebilir ancak her zaman çok çalıştım. - Türkiye’nin en büyük yeteneği kim?- Colin Kazım... (Gülüyor). Hayır, tabi ki… Arda Turan yetenekleriyle bizi bu haritadan çıkardı fakat bugüne kadar gördüğüm en iyi Türk futbolcu Emre Çolak. Emre’nin yeteneği inanılmazdı. Sadece doğru beslenmesi gerekiyordu. Onun yeteneği İspanya, Almanya, İtalya, Fransa, Belçika ya da Brezilya’da keşfedilmiş olsaydı şimdi bir dünya yıldızıydı.

AYNI HATALARA DÜŞMESİN...

Semih Şentürk en iyi son vuruş ustalarından biriydi. Enes Ünal fantastik bir oyuncu ama oldukça genç ve gelişimini göreceğiz. Enes yalnızca büyük bir futbolcu değil benim için zor dönemlerim boyunca tanıdığım en orijinal insanlardan biriydi. O çok özel bir yetenek. Emre Mor’a gelecek olursak onun hızlı adımları ve yeteneği heyecan verici. Ayrıca onun tutkulu karakterinin benimkinden farklı olmadığını duydum. Onu besleyip anlamalıyız ve benim yaptığım hataları yapmasını engellemeliyiz.

KIZIMDAN SONRA GERÇEK ERKEK OLDUM

- Aile babası Kazım nasıl biri?

- Çocuklarım benim hayatım. En karanlık anlarımda bana ışık getiriyorlar. Bursa’da olduğum zamanlarda iyi bir baba olduğumdan emin değilim. Oğlum her şeyim ama kızım benim ışığım. Kızımı yaşadıktan sonra gerçek bir erkek oldum. Mart ayında yeniden baba olacağım. Hamileliğin en güzel bölümlerinden biri de iki çocuğumun yeni gelecek kardeşleri için gösterdikleri sevinç oldu. Çocuklarım benimle gurur duyuyor. Onlar beni kendimle gururlandırdı.

TÜRKİYE BENİM HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ

- Bugüne kadar oynadığın en iyi lig hangisi?

- Şampiyonlar Ligi diyebilirim. Ama halk eminim Premier League derdi. Eğer kalbindeki en iyi lig diye soracak olursan Türkiye ve Brezilya derdim. Türkiye hayatımı değiştirdi. Karım Brezilyalı ve çocuklarımın Türkiye ve İngiltere’de olduğu gibi hayatlarının bir bölümünü burada geçirmesi gerçekten harika.

- Bugün elinde sihirli bir değnek olsa neleri değiştirirdin?

- Hiçbir şeyi. Ben sadece kadere inanırım. Yaşadığım hayattan mutluyum. Yaşadığım hayata geçmişte ya da bugün kim katkıda bulunduysa bundan da memnuniyet duyuyorum. Dünyanın dört bir yanındaki büyük liglerde ve kulüplerde oynadım. Dünyanın en iyi mesleğiyle onların yanında işler başardım. Üç şampiyonluk, üç süper kupa madalyası kazandım. Ülkemizi temsil ettiğimiz Euro 2008’de aldığımız madalyayı da unutamam. Neden bir şeyleri değiştirmek isteyeyim ki!..

(Hürriyet)

Senin için hazırladığımız haberler