Spor yazarları Beşiktaş - Bayern Münih maçını yorumladı

15.03.2018 - 08:32 | Son Güncellenme: 15.03.2018 - 08:32

Spor yazarları Beşiktaş - Bayern Münih maçını yorumladı

Spor yazarları, Şampiyonlar Ligi'nde Beşiktaş'ın 5-0 kaybettiği ilk maçın rövanşında 3-1 yenildiği Bayern Münih maçını yorumladı.

Rövanş değil, prova - Atilla Gökçe (Milliyet)

Dünkü tabelanın hiç önemi yok. Başakşehir’e hazırlık kapsamında ciddi bir provaydı, o kadar. Şenol Güneş’in sahaya sürdüğü onbirle kulübede yanında oturttuğu oyuncuları da tartmaya, karşılaştırmaya gerek yok. Beşiktaş için asil - yedek ya da rotasyon fark etmiyor. En azından takımın elle tutulur, gözle görülür bir oyun anlayışı var. Bu anlayışta başarı da kişisel performanslara göre belirlenebiliyor. Bayern’le oynanan “nafile” rövanşta Beşiktaş gol pozisyonlarına da girdi. Topu rakip yarı alana, caza alanına taşıdı. Ne var ki ilk yarıda kişisel egoları kontrol edemediğinden olacak, Quaresma uzak- yakın demeden hep kaleye şutladı...

Her defasında leylekleri kovaladı top. Vagner Love da harcıyordu buluştuğu topları.  İkinci yarıda attığı golü sorarsanız, Bayern Münih’in en azından beş yıl süreyle asla tekrarlamayacağı  hatalar zincirinin bedeliydi. Önce rakibin kısa düşen topu, sonra Vagner’in kötü vuruşu...  İleri çıkan kalecinin altından geçen top... Ve geciken Boateng’in önleyemediği gol. Yine de teşekkür etmek gerekir Love’a... O golle eğlenceye döndü maç. Bayern’in Alcantara ile 1-0 öne geçmesi, ikinci yarıda Gökhan’ın iş kazasıyla 2-0’a tutunması, sanki onlar için yeterliydi. Ama Beşiktaş golü bulduktan sonra  Atiba ve Talisca ile biraz daha etkin bir kimliğe büründü. İlk yarının tersine topla oynama yüzdesi de Beşiktaş’ın lehine (52/48) dönmeye başlamıştı. Hele 75’de Babel’in de oyuna katılmasıyla daha baskılı oynamaya başladı Beşiktaş. Sahada oynayan takımın çoğunluğu (cezalı Quaresma dışında ) Başakşehir kadrosuydu. Ne de olsa Bayern... Güçlüydüler, çeyrek final de cepteydi, biliyorlardı. O baskı altında oynarken bile topu kazandıklarında kalitelerini ortaya koydular. Sandro Vagner’in golü Beşiktaş taraftarının umurunda bile olmadı. Onlar şarkılarla, sloganlarla  Pazar’a gönderme yaptılar.

Beşiktaş Şampiyonlar Ligi grup aşamasında 4 galibiyet 2 beraberlikle gerçekten gurur gösterisi yaptı. O gururdan hepimize pay düştü. Keşke çeyrek final mutluluğu da yaşansaydı, olmadı. Yine de Şenol Hoca ile futbolcularına teşekkür ediyoruz. Başakşehir provası olarak da yararlı bir hazırlıktı. Pazar’ı bekleyelim, sonrasını görelim!

Kartal, lige döndü - Bilal Meşe (Milliyet)

Beşiktaş’ın B.Münih karşısındaki onbiri, taraftarları şaşkına çevirdi, haklı olabilirler. Futbol bu, eleyemez ama yenebilirler, niye olmasın ki, şaşkınlıkları bundandır. Fabri, Adriano, Babel, Atiba, Talisca ve Negrado yedek... Ancak konuya bir de Şenol Güneş’in penceresinden bakmak gerekir. İlk maçın skoru malum, Kartal’a mucize gerektiğini sağır sultan bile biliyor! Eeee bu tabloya bir de Vida’nın cezalı olmasının yanısıra Pepe ve Tosic’in sakatlığını, artı hafta sonunda Başakşehir maçını da eklersek, Güneş’in tercihlerini kişisel olarak hiç yadırgamadım. İşin özeti, Kartal rotayı tamamen Süper Lig’e çevirdi, üst üste üçüncü kez şampiyonluk hesaplarına başladı. Yalnız, şartlar ne olursa olsun, ister fark yesin, ister rövanşı kaybetsin farketmez, Beşiktaş Devler Ligi’nde ülkemizi harika temsil etti, heyecanı hep üst seviye de tuttu, elense de alkışı ve övgüyü de fazlasıyla hak ediyor. Bir alkış da taraftara... Valla helal olsun onlara, ilk maçtaki o farklı yenilgiye karşın Kartal’ı yine yalnız bırakmadılar, desteklerini de sonuna kadar sürdüler, müthiş bir taraftarlık örneği gösterdiler.

B.Münih bilinmeyen bir takım değil, tam bir Alman ekolü, farkları da burada yatıyor zaten. Onları anlatmak gereksiz, farklı galibiyetlerine karşın, disiplinden bir milim taviz vermiyorlar, bir yiyorlarsa, ikiyi atıyorlar, çeyrek final biletini aldılar... İddia ediyorum, bu takım final oynar, Devler Lig’nin bir numarasıdır B.Münih. Bir gol atabilir miyiz, direnişimiz fena değildi, en azından ezilmedik... Kendi kalesine gol atan Gökhan kardeşimize kızamayız, ilerlemiş yaşına karşın, savaşıyor, bir çok formsuz (!) oyuncuya örnek oluyor, üzülme kardeş... Gelelim, Beşiktaş’a... Valla Güneş hocanın adalet kantarı pek yanlış tartmaz, kim iyiyse ona forma verir. Ne var ki, şu Vagner Love var ya, ona tutuluyoruz artık! Yahuu kardeşim, Güneş seni kazanma adına her yolu deniyor, bi olumlu karşılık ver artık! Büyük umutlarla getirildin, getirilmesine de, Kartal’a bir nebze yararı olsun! Bir topu da kaybetme, bir adam geç de dişimizi kıralım! Bırak bizi hocam, Love konusunda taraftarın da sabrı ve de kredisi tükendi, ayağına aldığı her topu kaybediyor, Kartal’ı eksik kılıyor!

Artı Lens ile de olmuyor! Atiba ve Talisca hamleleri golü de birlikte getirdi. Bakmayın, Love ite-kaka bir gol attı, atmasına da onunla ilgili negatif düşüncelerimiz asla değişmeyecek. İşin özeti, Kartal Devler Ligi’ne veda etti, yükü hafifledi, gözünü tamamen lige çevirdi. Elbette Devler Ligi’nde mücadele etmek, neticede kadroyla doğru orantılıdır... Dememiz o ki Kartal, bizim kulvarın yükünü taşıyacak, zirveye kanat çırpacak kadroya fazlasıyla sahip. Zirve yarışı artık, kıran-kırana geçecek, bakalım ipi kim göğüsleyecek?

Teşekkürler Beşiktaş… Güntekin Onay (Vatan)

Şampiyonlar Liginde namağlup gruptan lider çıktığın ve dünya futbolunun en elit seviyesinde Türkiye’yi en güçlü şekilde temsil ettiğin için teşekkürler Beşiktaş.. Bu sezon Türkiye’nin Avrupa’da topladığı 34.0 puanın 19’unu topladığın için… Teşekkürler Beşiktaş… Dünya çapındaki yıldız oyuncularınla, göze hoş gelen futbolunla Süper Lig’in kalitesini de dünyaya gösterdiğin için…  

DÜN as kadroyla oynamamasına rağmen dev rakibinin gerisinde değildi Beşiktaş. Hatta 2. yarı bayağı bir hırpaladı dev rakibini ve üstünlüğü ele aldı. Medel, Oğuzhan ve Caner çok bir oyun ortaya koydular.  Vagner Love da zor pozisyonda Avrupa Kupaları kariyerindeki 31. golüne imza attı.   

YEDEK KADRO DOĞAL 

ŞENOL Güneş, pazar günü sezonun en zorlu maçlarından biri öncesinde takımını yıpratmak istemedi ve doğal olarak kulüp menfaatlerini gözetmek için sahaya as futbolcularını sürmedi. Bence 5-0’ın rövanşında tur şansı yokken garantisi olmayan ve sadece prestij anlamı taşıyan bir sonuç için yedek kadroyla sahaya çıkması son derece doğal. Dün oynayan her futbolcu iyi çalıştı ve forma şansı geldiği zaman hazır olacağını gösterdi. Bu durum Şenol Güneş açısından sevindirici. Vida erken bir kırmızı kart görmese bugün belki farklı şeyler bile konuşabilirdik. Dün gece ve ilk maçın ilk 30 dakikası bize bu mesajları verdi.   

NE diyelim bir kez daha teşekkürler Beşiktaş...

Gururla veda - Uğur Meleke (Hürriyet)

Pazartesi gecesi M.City, ligde Stoke’a konuk oldu. Müsabakaya çıkarken 13 puan farkla liderdiler ve şampiyonluk için kalan 9 maçın 4’ünü kazanmaları yeterliydi.

City’nin hiçbir puan mecburiyetinin olmadığı o gün, Guardiola sahaya 11 asla çıktı. Sakatlıktan dönen Sterling ve Fernandinho, İspanya’ya gidip geldiği için antrenman eksiği olan Silva dahil tüm yıldızlarını riske etti ve maçı erken koparmasına rağmen 85 dakika oyuncu değişikliği yapmadı. Guardiola’nın bize garip gelebilecek bu tercihinin sebebi şuydu: Takımının maç kaybetmesini, kazanma alışkanlığının yok olmasını istemiyor. Kazanma serisi takımlara bir meleke kazandırır ve seriyi yitirmek de ruhsal istikrarsızlık demek. Guardiola’nın farkında olduğu basit bir gerçekti bu: Ciddiyet. Her şeyden ve herkesten önce ciddiyet.

EN İYİ 11 ÇIKMALIYDI

- Dün akşam Beşiktaş, tarihinin ilk Şampiyonlar Ligi son 16 iç saha maçını oynadı. Üstelik sadece gururumuz Beşiktaş için değil, Medel, Fabri, Tolgay, Oğuzhan dahil birçok futbolcu için de bir ilk bu. Doğrusu ben Beşiktaş’ın bu maça, aynen Bayern gibi elindeki en iyi 11’le çıkmasını beklerdim. İdeal 11’le Bayern’e karşı alınacak 1-0’lık bir galibiyet bile, bu seviyede deneyimsiz Beşiktaşlıların moral değerlerini son derece yükseltirdi bence.

DAHA KÖTÜ OLMAZDI

- Dün çıplak gözle de gördük ki, Ulreich’lı Bayern savunması, önde baskıya karşı kırılgan. Evet Bayern geçen yıl bu turda 11’e 11’ken bile Arsenal’e beş atmıştı. Evet, 100 milyonluk Beşiktaş’ın 650 milyonluk Bayern’i elemesi imkânsız gibiydi. Ancak insan şunu düşünmeden de edemiyor:

Eğer Güneş ilk maça Love değil Negredo ile başlasa... Son 10 günde yeniden keşfettiği Tolgay’ı o sıralarda en geriye atmış olmasa... Dün de ideal 11’iyle sahaya çıksa... Bu 180 dakikadan, çok daha fazla kazanımla ayrılmaz mıydı Beşiktaş? Ben, bu sonuçlardan daha kötü olmayacağına eminim doğrusu.

MAÇIN ADAMI: GARY MEDEL

- Kariyerinde hiç Şampiyonlar Ligi maçı olmayan Medel’in, Bayern eşleşmesinin yıldızı olmasına şaşırmamak lazım. Yine çok tutkuluydu ve kusursuza yakın oynadı.

Güneş’in tercihleri doğru - Metin Tekin (Sabah)

Bayern Münih deplasmanında alınan 5-0'lık yenilgi sonrası aslında dün gece Vodafone Park'ta oynanan rövanşa bakış açısı da belliydi. Şenol Güneş'in ilk 11'ini gördüğümüz zaman, hatta bir gün öncesinde hocanın basın toplantısında verdiği ipuçlarıyla bu durum tahmin edilmişti. Süper Lig'de son 9 haftaya girilirken ve şampiyonluk iddiası varken, kaybedilmiş bir Şampiyonlar Ligi maçına böyle bir tercihle çıkmak hiç de yanlış değildi. İlk maçın skoruna rağmen tribün coşkusu her zamanki gibiydi...

Ancak tribünler, kendilerinden alınacak güçle fark yaratacak bir takımı sahada göremedi. Beşiktaş'la kıyaslandığında, Bundesliga'da açık ara fark yapan Bayern Münih ideale yakın kadrosuyla sahadaydı. Şartlar ne olursa olsun futbol zevkli bir oyundur. Alman ekibi de Vodafone Park'ta bulduğu güzel zemini iyi değerlendirdi. Gollerini attı. Beşiktaş, taraftarına en azından bir gol sevinci yaşatmayı istiyordu onu da Love'la buldular. Ama Şampiyonlar Ligi buraya kadardı ve bu sezon için nokta kondu. Dün akşamki karşılaşmayı teknik olarak değerlendirmek çok zor. Şenol Hoca, hafta sonu oynanacak maçı da düşünerek Talisca'yı, Atiba'yı ve Babel'i sonradan oyuna aldı. Doğrusu da buydu. Bu sezon fazla şans bulamayan Necip ve Mustafa Pektemek gibi isimler dün sahada sırıtmadılar. Benim en çok beğendiğim oyuncu Oğuzhan oldu.

Orta sahadan hücuma geçişteki yaratıcılığını bir kez daha Şenol Hoca'ya hatırlattı. Çünkü son dönemde 11'e fazla giremiyordu. Hatta hafta sonunda Başakşehir'e karşı da oynayıp oynamayacağı soru işareti. Beşiktaş, Avrupa maçlarında yeni stadında hiç yenilgi görmemişti, belki bu seriyi sürdürebilirdi ancak bunu başaramadı. Geriye dönüp baktığımızda ilk maçtaki o kırmızı kartı hep hatırlayacağız herhalde. Beşiktaş orada 10 kişi kalmasaydı belki dün oynanan maç çok farklı olabilirdi. Siyah-beyazlı takım için artık asıl hedef Süper Lig şampiyonluğu.

Grup performansı için tebrikler - Serdar Ali Çelikler (HaberTürk)

Kurada Bayern Münih çıktığı anda turun sonucu belliydi. Beşiktaş’ta bu gerçeği belki de sadece Fikret Orman farketti ama takımdaki herkesten yorumculara kadar hemen herkese sirayet eden “Bayern’i eleriz” hayali Beşiktaş’ın ligde bu kadar puan kaybına sebep oldu. İlk maçın 17. dakikasında Vida atılınca o maç orada bitti. 5-0’lık skorla da zaten belli olan turun durumu ortaya çıktı. Dünkü maç formalite anlamı taşısa da Beşiktaş’ın özelliklerini gösterebileceği bir 90 dakikayı barındırıyordu. Şenol Güneş’in çok sevdiğim bir tavrı var. Bu tür maçlardan, eşleşmelerden önce hep şunu diyor: “İyi oyun oynamak zorundayız. İyi futbol seyrettirmek istiyoruz.” Sonuçlardan bağımsız olarak Güneş’in bu ‘iyi oyun’a açtığı kredi beni etkiliyor.

Bayern rövanşına da böyle bakmaya çalıştım. Yoksa bir sonuç beklediğimizden değil. Vida-Pepe ve Tosic’in yokluğunda Şenol Hoca, Talisca ve Babel’i de yedekleme tercihine gitmişti. Tolga Zengin eldivenleri almıştı. Pektemek belki de son kez Şampiyonlar Ligi’nde sahaya çıkıyordu. Sahadakiler istekli; ‘hadi, oynayalım’ arzulu ama epeyce uyumsuzlardı. 12-13. dakikalardan sonra neredeyse yarı sahayı geçememeye başladılar. 2. yarının hemen başında 2. gol de gelince sanki rahatladılar. Tüm negatif enerji boşaldı. Love da golü atınca seyirci yeniden “taraftar” haline geldi. 84’teki gol skorla alakalıydı sadece; tribünler çoktaaan eğlenmeye başlamışlardı zaten. Beşiktaş harika bir Şampiyonlar Ligi macerası yaşadı. 14 puan toplanarak, deplasmandan puan alınarak grup lideri olarak çıkmak gibi bir dizi rekorların sadece Beşiktaş’a ait olarak kalması pek muhtemel.

Sadece 1 yıl önce uzuuun yıllar sonra Şampiyonlar Ligi’ne katılabilmiş bir ekip geçen yıl son maçta yıkıcı bir sonuç almasına karşın 3. olup UEFA’ya devam etmişti. Bu sene rekorlarla grup lideri çıkılar. Yani geçen yıldan birkaç derece daha iyilerdi. Şimdi hedefleri Avrupa maceralarında bu seneki seviyeyi zorlamak olmalı. Bu vesile ile Oğuzhan Özyakup’un sınıf atlayamayacağının belli olduğu da, 14 yabancının da bilhassa bu mücadelelerde ne kadar fayda sağladığı da anlaşılmıştır diye düşünüyorum. Şenol Hoca ve öğrencilerini gruptaki başarıları için tebrik ederim. Artık lige dört elle sarılacaklardır ki, bu Beşiktaş’tan ziyade rakipleri için handikaptır.

MEDEL Mükemmel oynadı. Her yere yetişmeye çalıştı. LENS Yine etkisizdi.

Saygı - Erman Toroğlu (Sabah)

Kendisine saygı, rakibe saygı, seyirciye saygı, ülkene saygı... Evinde Şampiyonlar Ligi maçı oynuyorsun. Almanya'daki ilk maç 5 farkla bitmiş olabilir... Rövanşı oynuyorsun! İlk maçın kadrolarına bakıyorum, sonra ikinci maçın kadrolarına bakıyorum. Seni 5-0 yenen takımın ikinci karşılaşmada çıkardığı kadroda, ilk maçtan 3 kişi eksik. Senin 5 yediğin ilk mücadelede oynattığın kadrodan ikinci maçta oynayan futbolcu sayın ise sadece 3... Yani 8 oyuncun eksik... Bu durumun izahı şu: Rakibin sana saygı duyuyor, rakibin senin ülkene, senin taraftarına saygı gösteriyor. Peki ama sen ne yapıyorsun? Maalesef sen aynı saygıyı ne rakibe, ne ülkene, ne de taraftarına göstermiyorsun... Sen neyi düşünüyorsun? Üç gün sonra Süper Lig'de oynayacağın Medipol Başakşehir maçını... Yahu kardeşim sen Şampiyonlar Ligi'nde mücadele ediyorsun. Çıkar as kadronu yine yenil fark etmez, ama ülkeni adam gibi temsil et... Bu şunu gösteriyor net olarak: Ufak olsun, benim olsun...

Demek ki daha hala bırakın futbolcuları, taraftarları, teknik adamlar olarak hala aramızda büyük farklar var. Bayern'in teknik direktörü benim ülkeme, benim taraftarıma, benim sahama, benim Beşiktaşımın teknik direktöründen çok daha fazla saygı gösterdi. Adam gibi takım çıkardı, adam gibi mücadele etti, adam gibi galip geldi.

Gelecek yıllar var daha! - Cem Dizdar (Fanatik)

İlk maçın skoru herkesi rahatlatmış belli ki! Öyle ki Şenol Güneş, ‘rotasyon’dan çok ‘fantezi’ çağrışımlı bir dizilişle sahaya sürmüş takımı. Bir takım ‘bilmediğini oynayamaz’ ancak ilk maçtaki eksik takımın ilk devre durumu idare etmesi gibi bir durum oluştu bu maçta da. Beşiktaş, Almanya’da ‘kırmızı kart’a burada ise ‘Yugoslav faulü’ bilgisine takıldı. Hem Gökhan hem Pektemek, pozisyon başında Ribery’ye makul faul’ yapmayı denese oyun belki başladığı dengede devam edecekti. Oysa Hummels 37’de Love’a benzeri faulü yaparak sarı kart pahasına atağı kesti. İlk devrenin ilhamı ‘Gol atacağız’ diyordu ve üç gol yeseler bile Love ile atmayı da başardılar.

Gol de geldikten sonra tribünler bu eğlenceyi hakkınca süslediler. Gecenin sorusu Hangi mevkii ve maçta oynarsa oynasın ‘garanti istatistikler’ veren Necip Uysal, Almanya’da doğsa ve orada oynasa Bundesliga takımlarının çoğunun banko oyuncusu olmaz mıydı? Maçın starı Akıbeti belli olan maçta yapabileceklerinin en iyisini yapmaya çalışan Medel ve Necip Uysal. Ve elbette sahaya dalarak bu dünyada hayvanlarla birlikte yaşadığımızı hatırlamamız için mini bir gösteri yapan o ‘erkek sarman’! Maçın olayı Para hedefli ‘endüstriyel futbolda gösteri sadece sahada gerçekleşmiyor. Beşiktaş tribününün onca yılın deneyimiyle bu seviyede bir etkinliği gövdeli bir gösteriye dönüştürmesi... Kısa mesaj Beşiktaş Şampiyonlar Ligi’nin kalıcı takımı olmak için iyi bir adım attı ama arkasının gelmesi sağlam ve güvenilir planlara bağlı.

Tekrar katılmaya yeter - Ali Ece (Fanatik)

 İlk yarıda Bayern ideal 11’iyle Beşiktaş’ın mecburi rotasyonlu 11’ine üstünlük kurdu. Ancak bu Münih’teki gibi bir oyuncu fazla oynama boyutunda mutlak bir üstünlük değildi. Hatta sahanın en kötüsü olan hakem, Hummels’in kırmızı kartını atladı. Şenol Güneş 2. gol yendikten kısa süre sonra Talisca, Atiba gibi 11’in vazgeçilmez oyuncularını sahaya sürerek oyun üstünlüğü kurulmasını sağladı. Ancak oyun üstünlüğünü skor üstünlüğüne dönüştürecek kadar ideal güçte bir 11 aynı anda sahada yer alamadı. Mustafa Pektemek’ten daha iyi bir forvet opsiyonu, olsaydı skor farklı olabilirdi. Vagner Love’ın golü güzeldi. Lakin enerjisi daha fazlasına yetmedi. Bu oyun Şampiyonlar Ligi’nde daha fazlasına yetmedi ama dün gece Beşiktaş, Süper Lig’de şampiyon olup bir dahaki sezon tekrar Şampiyonlar Ligi’ne katılmaya yetecek gücü olduğunu bir kez daha gösterdi.

Gecenin sorusu Mustafa Pektemek önümüzdeki sezon da Beşiktaş kadrosunda yer alacak mı? Yoksa sakatlıklar öncesi vaat ettiği potansiyeli artık sergileyecek mi? Maçın starı Beşiktaş’ın en iyisi, santradan itibaren Medel’di. Sahaya sadece mücadele değil, üstün pozisyon bilgisi ve oyun zekasını da yansıttı. Maçın olayı Beşiktaş adına maçın olayı, Oğuzhan’ın bu kadar güçlü bir orta saha karşısında zaman zaman pozitif sinyaller vermesi. Kısa mesaj Porto deplasmanından itibaren bu başarılı Devler Ligi sezonunda emeği geçen herkese tebrikler. Seneye daha da iyisi bekleniyor!

İştahlıydı ama olmadı - Erman Özgür (Fanatik)

Beşiktaş, daha turu ilk maçta garantilemesine rağmen ideal kadrosu, rakibini ciddiye alarak oynaması ve disiplini ile gerçekten de örnek alınabilecek özelliklere sahip Bayern’e yine zorlandığı bir ilk yarı oynadı. Çift santrforlu takıma rağmen Mustafa Pektemek- Vagner Love uyumsuzluğu ya da hiç birlikte oynamamış olmaları, Quaresma ve Lens’in Bayern beklerinin fiziksel güçlerine yenik düşmeleri ile pozisyon dahi bulamadık. Bayern ise hızlı hücum ettiği pozisyonlarda önce ilk sonra da ikinci yarının başında golleri buldu. Gecenin şanssızı Gökhan Gönül’ün asistinde Vagner Love’la gelen gol ve Şenol Güneş’in Talisca-Atiba hamleleri aynı zamana denk gelince Beşiktaş daha iştahlı oynamaya başladı. Ancak tecrübeli Bayern, Gökhan’ın boşalttığı alanları kullanmaya devam ederek bir gol daha bularak hem maçı kazandılar hem de Şampiyonlar Ligi’nin favorisi olduklarını bir kez daha göstermiş oldular.

Gecenin sorusu

Caner yaşadığı olumsuzluklardan ve Lucescu’nun açıklamalarından etkilenir mi? Özellikle Lucescu’nun ortaları ile ilgili eleştirilerine rağmen Caner Erkin’in Süper Lig’in orta kalitesi en yüksek ve oyun kurma becerisine sahip sol bek oyuncusu olduğu gerçeği gün gibi ortada.

Maçın starı

Medel oynadığı her pozisyonda yaptığı işin hakkını vererek oynayan, dayanıklı ve son derece özel bir oyuncu. Bayern maçında da sahada Beşiktaş’ın en iyi oyuncusuydu.

Maçın olayı

Beşiktaş taraftarının ilk maçın skoruna ya da yenen gollere aldırmadan gecenin tadını çıkarması takımlarının şimdiye gösterdiği performanstan memnun olduklarının göstergesiydi.

Kısa mesaj

FFP sıkıntısını atlattığı anda Beşiktaş’ın almak için fedakarlık yapması gereken ilk oyuncu Talisca olmalı.

Okulun son günü - Mert Aydın (Fotomaç)

Bayern Münih'le oynamak kolay değil. Hele hele ilk maçı 5-0 kaybetmişseniz.
Şenol Güneş, hafta sonunda bir başka Şampiyonlar Ligi maçına çıkacak. Biz, İngiltere, Almanya gibi şanslı değiliz.
Sadece şampiyonumuz doğrudan Şampiyonlar Ligi'ne gidiyor.
Bu nedenle rotasyon normal karşılanmalı.

Ayrıca oynayan futbolcuların çabası da takdire şayandı.
Açıkçası ikinci yarının başında Bayern farkı ikiye çıkardığında bu iki takımın arasındaki güç farkını gösterse de oyunun hakkı değildi.
Beşiktaş zaman zaman rakibini zorluyor ilk maçın aksine Love'u rakip ceza alanına sokabiliyordu.
Ama bu tip rakipler önünde, o rakip yüksek viteste oynamıyor olsa bile hata yapma lüksünüz yok.
İlk golde Müller'in Thiago'ya attığı pasın kalitesini de ölçmek zor.

Türk futbolu düşünmeli

Beşiktaş'ın önde yaptığı baskının ürünü olarak gelen golden sonra Şenol Hoca da yaptığı değişikliklerle maçı çevirmeye çalıştı.
Ama rakibin oyun planı ve ezberi müthiş. Bir de üstüne Guardiola tezgahından geçmişler.
İki maçta yenilen goller üzerine sadece Beşiktaş değil Türk futbolu düşünmeli.
Taraftar, ilk maç sonucuna rağmen tribünlere gelerek bu sezonun hakkını futbolcularına verdi.
Onlar da Bayern seviyesine gelinebileceği konusunda ipuçlarını gördü. Beşiktaş için rüya gibi geçen bir Şampiyonlar Ligi sezonu oldu.
Bayern Münih eşleşmesi; istenen sonucu vermese de her maçtan ve her sonuçtan ders çıkarma konusunda Beşiktaş başarılı.
Bunu; geçen yılın tecrübesini nasıl kullandığıyla gördük.

Senin için hazırladığımız haberler