Spor yazarları Fenerbahçe - Athletic Bilbao maçını değerlendirdi

12.12.2024 - 09:04 | Son Güncellenme: 12.12.2024 - 09:15

Spor yazarları, Fenerbahçe'nin, UEFA Avrupa Ligi'nin altıncı haftasında Ülker Stadı'nda karşılaştığı Athletic Bilbao mağlubiyetini değerlendirdi. Detaylar.

Spor yazarları Fenerbahçe - Athletic Bilbao maçını değerlendirdi

AJANSSPOR HABER

UEFA Avrupa Ligi'nin 6. haftasında Fenerbahçe, konuk ettiği İspanyol temsilcisi Athletic Bilbao'ya 2-0 yenildi. Spor yazarları, karşılaşma sonrası maçı değerlendirdi.

Seyirciye kızmayın - Tayfur Bayındır (Milliyet)

Seyirci tribünde, Fenerbahçe de takım olarak sahada maça iyi başlamışlardı. Oyunun kontrolü sarı-lacivertli takımda gibi görünürken, Samet'in o inanılmaz hatası tüm geceyi berbat etti... Futbolda kabul edilebilir hatalar, şanssızlıklar, sürprizler çoktur. Samet'in bu hatasını da bu kategorilerden birine koymamız mümkün ama ne var ki kendisinin geçmişinde benzer hatalardan çok var ve bunların sonucunda kaybedilen puanlar bulunuyor. İşte bu durum dünkü hatayı üzülerek söylemeliyim ki, affedilemez hatalar kategorisine sokuyor.

"Hata sonrası seyirci oyundan düştü"

İşte bu hatanın sonrasında önce seyirci oyundan düştü, maçı bıraktı, desteği tamamen unuttu, başka bir moda girdi. Taraftarın olumsuz tavrı doğal olarak takımı da etkiledi. Top kayıpları ve düzensiz oyun stratejisi 44. dakikada ikinci golü de getirince İspanyollar ummadıkları kadar rahat bir şekilde, fişi erken çektiler.

Tıpkı geçen sezon olduğu gibi bu yıl da Fred'li ve Fred'siz oyunun getirilerini konuşmaya başlıyoruz. Brezilyalı oyuncu bu sezon her ne kadar ligde beklenenin çok gerisinde kalsa da, iddia ediyorum dün sahada olsa çok daha etkili bir Fenerbahçe izlerdik. Onun yerine oynayan İsmail genç, yetenekli ama kendine çok fazla güvenen bir isim.

İsmail Yüksek'e eleştiri

Fred'i iyi oyuncu yapan özelliği topa az dokunması. Fred ne kadar çok tek top oynuyor ise İsmail de sanki ona inat o kadar çok topu ayağında tutuyor. Tek topla çıkmak ve o tek pasla tüm takımı ileriye taşıyabilmek, dripling yapmaktan daha büyük bir meziyettir. İsmail neredeyse ayağına aldığı her topa en az üç defa dokunmayı alışkanlık haline getirmiş; oysa tempo yapmak isteyen bir takımda bu kötü alışkanlıktır.

Tadic ve Maximin'in kanatlarda verimsiz oldu

Elbette tüm maçı Samet ve İsmail'in sırtına yüklemek büyük haksızlık olur. Tadic ve Maximin'in kanatlarda son derece verimsiz olduklarını, Szymanski'nin İspanyolların sert orta sahasında kaybolduğunu ve En Nesyri'nin de beslenemediği için gölge boksu yaptığını unutmayalım. Fenerbahçe'nin sadece Amrabat performansıyla bu maçtan puan almasını düşünmek zaten hayalcilik olurdu.

"Mourinho'nun değişikliklerine anlam vermek mümkün değil"

Jose Mourinho bu maçta da, bir hayal kırıklığı olarak karşımıza çıktı. Oyuna müdahalesinin çok daha erken olması gerekirdi. Seyirci baskısıyla Çağlar'ı oyuna alan Mourinho'nun, ikinci yarıya başlarken oyunun çağırdığı asıl değişiklikleri yapmamasına bir anlam vermek de mümkün değil. Avrupa'da büyük hedefe yürümek artık Kaf Dağı'nın arkasında. Hayalden çıkıp gerçeğe dönmek ise Mourinho'nun elinin altında.

Kalk Ayağa Mourinho - Atilla Gökçe (Milliyet)

UEFA Avrupa Ligi'nin dünkü maçı, Fenerbahçe için çok dramatik sonuçlar yaratabilecek tablolar oluşturdu. Zengin ve derin kadro, kendi seyircisi önünde maçı sahiplenemedi. Savunmada, merkezde ve hücum bölgesinde “temaslı” oyundan uzak durdu. Bloklar arasında bağlantı ve yardımlaşmayı ihmal etti.

Kötü oyun

İlk yarı önemli bir sorunla oynandı. Samet’in Livakoviç’e yavaş gönderdiği topu kapan Inaki Williams, beşinci dakikada ilk faturayı kesti... Sonrasında da toparlanamadılar. Çok kolay top kaybederek “devamlılık”ta, pozisyon oluşturmakta, pas zincirleriyle top çevirip gollük hamleler yapmakta çok kısır kaldılar. Kötü oyun, Livakoviç’ten başlayan, İsmail, Amrabat, Djiku ile devam eden uzun paslarla sonuçsuz kolaycılığı da beraberinde getirdi.

"Bu tavır kime yaradı? Yine Bilbao’ya!"

Tribünle takım ilişkilerine de bakalım. Tamam, Samet bir hata yaptı ve beşinci dakikada geri düştüler. O dakikadan itibaren Fenerbahçe taraftarının ıslıklı protestosu Samet’i oyundan düşürdü. Bu tavır kime yaradı? Yine Bilbao’ya!.

İsmail ve Amrabat, merkezde beklenen direnişi ve baskıyı gösteremediler. Fenerbahçe, Fred’i aradı. Tadic ve Szymanski, taşıdığı topların çoğunu rakip savunmaya kaptıran En Nesyri’ye hiç yardımcı olmadılar. Williams da ikinciyi attı.

Fenerbahçe’nin en gayretli oyuncuları iki beki Osayi-Samuel ve Mert Müldür oldu. Tadic ve Maximin, kanatlarda yapması gereken işleri de sergileyemediler.

"Mourinho’nun zor zamanlarda karizmasını ortaya koyması gerekiyor"

Biraz geriye çekilerek olayın bütününe bakarsak… Mourinho’nun oyuna müdahalede devre arasını beklediğini gördük. Oysa ilk yarıda, oyun akışının içinde uyarıları ve müdahaleleri olabilirdi. Portekizli hoca, Samet’i oyundan daha erken alabilirdi. Sakatlıktan dönen İrfan Can Kahveci de arkadaşlarından beklenen reaksiyonu Dzeko’nun katılımıyla Fenerbahçe çift santrforlu oyunu göstererek bir şeyler anımsatmak istedi, ama nafile! Fenerbahçe, Süper Lig ve Avrupa’da üst üste ikinci maçı kaybetti. Her iki maçta hedef şansını zayıflatacak nitelikte. Mourinho’nun zor zamanlarda karizmasını, vizyonunu ve enerjisini ortaya koyması gerekiyor.

Başladığı gibi bitti! - Cem Dizdar (Fanatik)

Sahaya bakıldığında denk iki takım oynuyor diye düşünebilirsiniz ancak verimlilik açısından farkı yaratan atletizm ve ‘hızlı düşünüp hızlı davranmak’ oldu. Topu elinde tutuyor görünen Fenerbahçe ise de Bilbao’nun reaksiyon hızının düşüklüğüydü farkı yaratan. Bizde buna ‘yetenek farkı’ deniyor ama bu tek başına durumu açıklamaya yetmiyor maalesef. Gerçi ilk golü Samet Akaydin’in hatasına bağlayanlar çok olacaktır. ‘O golü yemese…’ diye başlayan cümleler kurulabilir ama bu oyunu bütüncül olarak anlamaya yetmez. Ağırlıklı olarak öne ya da yana uzun oynayarak alan bulmaya çalışan Fenerbahçe’ye karşı topu kaptığında açık alanı kolay bulan, topu kime ve nereye atacağını bilen, bunu da çarcabuk uygulayan Bilbao ilk yarı istediği sonucu almayı bildi.

Hatta bir iki gol daha atabilirdi Livakoviç’e takılmasalar. Oyunu kurulumu için Amrabat’ın stoperlerin arasına girmesi de rakibin önde baskı yapmasını kolaylaştırınca, orta saha savunma zaafiyeti daha da belirginleşti Fenerbahçe’de. Hücuma çıkmadılar değil ama Bilbao ikinci bölümde daha rahat oynar hale geldi. Öyle ki, topla oynama oranları da ilk devrenin tam tersiydi... Bunu ölçmek için iki devredeki ‘top çalma’ istatistiğine bakmak yeterli olur sanırım. Yapılan değişiklikler de Athletic’in savunma bilgisi ve direncini kıramayınca oyun klasik söyleyişle, ‘Başladığı gibi bitti’!

Ve bu arada... Fenerbahçeli oyuncuların uluslararası tanınırlığı bizim açımızdan malum! Çoğu ülkemizin küresel tanınırlığı ve ülkemizin tanıtımı açısından önemli rol oynuyor diye kabul ediyoruz! Takımın piyasa değeri de 226 milyon Euro görünüyor. Peki çoğunun adını ilk kez duyduğumuz Athletic Bilbao’nun piyasa değeri ne kadar? 338 milyon Euro! Üstelik o takım, oyuncularının büyük çoğunluğunu yaklaşık 2.5 milyon insanın yaşadığı İspanya’nın Bask bölgesinden yetiştiriyor. Peki bu bize ne anlatır? Elbette çoğumuza hiçbir şey!

Şaşırtıcı - Serkan Akcan (Fanatik)

Fenerbahçe, Alkmaar deplasmanındaki kötü futbolun ardından oyununu geliştirmiş, Beşiktaş derbisine kadar ligde oynadığı tüm maçları kazanmış, Galatasaray ile puan farkını eritmeye başlamışken bir haftada her şey tersine dönmüş görünüyor. Beşiktaş’a yenildikten sonra Kadıköy’de Bilbao maçıyla yeniden hayata dönmesi bekleniyordu. Fakat biç bir şey beklendiği gibi gitmedi. Maçın henüz başında Samet Akaydin’in yavaş geri pası rakibe asist olunca maçın rengi değişmeye başladı. Fenerbahçe o golün ardından moraliyle beraber enerjisini de kaybetti. Fenerbahçe sahanın hiç bir bölgesinde baskıya gidemez hale geldi, Inaki Williams hiç bulmadığı kadar alan buldu ve devre biterken ikinci golünü atmıştı bile. Mourinho’nun öğrencileri ilk yarı isabetli şut atamazken Bilbao 4/4 ile oynuyordu.

4 günde terse döndü

Mourinho bu kötü tabloya rağmen tüm sorunun Samet’te olduğunu düşünüyor olmalı ki, ikinci yarıya sadece Çağlar - Samet değişimiyle başladı. Fakat işler yine düzelmedi. Fenerbahçe ilk isabetli şutunu attığında dakikalar 68’i gösteriyordu. Ne var ki, bu şutun üzerinden henüz 1 dakika bile geçmeden Mert Müldür ikinci sarıdan atılınca Fenerbahçe için maç tamamen elden kayıp gitmiş oldu. Mourinho ve öğrencileri, önce derbiyi kaybetti, peşinden Bilbao’ya Kadıköy’de yenildi. Bu kadar iyi bir kadrosu ve böylesine büyük bir hocası varken Fenerbahçe’nin dünyasının 4 günde beyazdan siyaha dönmüş olması şaşırtıcı doğrusu.

Senin için hazırladığımız haberler