Suudi Arabistan’a basketbolu bir Türk hoca sevdirmeye başladı!

Basketbola çok uzak ülkelerden biri olan Suudi Arabistan, bu sporun gelişimi için bir Türk koçu tercih etti. Taner Günay, Suudi Arabistan Basketbol Federasyonu’nda Altyapı Milli Takımlar Koordinatörü ve Basketbol Geliştirme Departmanı Sorumlusu olarak başladığı görevinde adından sıkça söz ettirmeye başladı . Taner hoca, Arabistan’a geliş süreci başta olmak üzere, yaşadıkları ve Türk basketbolundaki altyapı problemlerini anlattı. Günay, hedefinin kısa süre içinde Suudi Arabistan’dan NBA’e gidebilecek oyuncular yetiştirmek olduğunu da söyledi.

Yeni yönetime gelmiş olan Suudi Federasyonu Çetin Ali Bek’e Türkiye’den, milli takımları için bir eğitim programı ve eğitmen aradıklarını ve tavsiye edeceği kimse olup olmadığını sormuş. Çetin de bana ulaştı, fikrimi sordu. Uzun bir süreç sonunda anlaşıp göreve başladım.

Alt yapılar ve Milli takımlar hakkında bilgim ve turnuva oynama tecrübemin olduğunu düşünüyorum ve ülke dışında yapacak bir yeni misyon arıyordum. Zamanlama güzel olunca çok heyecanlanarak kabul ettim. Asya basketbolu ve bir ülke basketbolunda yeni bir başlangıç özel motivasyon sebeplerimden oldu.

Futbol ülkenin birinci sporu. Basketbol ise 10 takımlı deplasman’lı lig oynanıyor. Daha iyi olması için federasyonun çabaları var. Zaman nereye gideceğini göreceğiz. Umudum ve beklentim iyi yönde.

Aslında U-15 milli takımını görünce şaşırmaktan çok şoke oldum. Bizim Türkiye ve Avrupa’daki oyuncu seçimleri ve fiziklerinin çok altında bir kadro ile karşılaştım. Fundamentıl açısından da son derece geride oldukları daha önceki görüşmemizde A takım antrenörleri söylemişlerdi. Yine de beklediğimin çok altında buldum. Aynı ekibin, iddiaların aksine çok çalışarak ve işlerine dört elle sarıldıklarına şahit oldum. Kısa sürede en mükemmel işleri yapmak için inanılmaz bir enerji ortaya koydular ve çok gelişim gösterdiler. Bu da beni çok şaşırtan şeylerin başında yer aldı.

İnancım o ki, siz konulara ne kadar istekli ve iyi niyetli yaklaşırsanız kat edeceğiniz yol da o kadar kısa ve kolay olur. Ben de coğrafyaya, kültüre ve ortama önyargısız ve sevecen yaklaştım. Ekipteki herkes de bana aynı şekilde yaklaştı. Hem dost hem de takım olma adına çok çabuk kat edilmiş bir süreç böyle sevecenlikle ve yakınlıkla başlamış oldu. Devamında katlanarak büyüyen bir güven paylaşımla iyi bir ekip olmak bütün işlerimi kolaylaştırdı.

Sürekli Asya şampiyonalarına katılan bir altyapı hedefliyoruz. Asya’dan dünya şampiyonalarına gidebilen ve bu tecrübeler ile A takıma oyuncu verebileceğimiz bir sistemin kurulması aşamasındayız. Gündelik saha başarılarından çok kişilere bağlı kalmayacak bir sistemi inşa etmek için çok açık görüşlü ve gündemi takip eden bir idari ekip var ve desteklerini sürekli hissediyorum.

Altyapı antrenörlerine bir eğitim programı, sene içinde büyük ve küçük kamplar şeklinde bir organizasyon takvimi oluşturuyoruz. Uygulamadaki alışkanlıkların yenilenmesi ve teknik kadrolar için çalışmalarımız olacak. Teknik ekip ile ilgili takviyelere ihtiyacımız olacak gibi görünüyor. Bölgelere yönelik oyuncu taramaları ve küçük guruplar halinde çalışmalarımız olacak. 2019 yılında ise 3 ayrı turnuva bizi bekliyor olacak. (U16 Asya Şampiyonası, U17 Arap Şampiyonası, U18 GCC Asya Qualify)

Ben altyapıda geriye gittiğimizi düşünmüyorum. Dereceler anlamında bir gerileme söz konusu olabilir fakat bu geriye gittiğimizi göstermez. Yeni bir sistem yaratmaya çalışan yeni bir yapılanma söz konusu. Bu sistemde karar mekanizmasının tecrübelenmesi ile yine başarılı Türk milli takımları Avrupa ve dünya şampiyonalarında yerlerini alacaktır. Değişimlerin sancısız olması beklenemez. Bence son dönemlerdeki her zaman madalya ya oynayan Türk altyapı milli takımlarından biraz uzakta gözükmemiz bu değişim sürecinin eseridir. Aslında sürecin başında, önceki dönemde madalya alınmaya yönelik çalışıldığı için altyapılardan oyuncu yetişmediğine dair bir takım “Çok talihsiz” demeçlere sıkça rastladıysak da şimdi durumun böyle olmadığı açıkça ortada. Bugünkü A milli takımımızda yer alan oyuncular bunun ispatıdır. İddiasız olarak özgüvenli olunamaz, özgüvensiz de oyuncu olunamaz. Bu anlamda sahada kim olursanız olun iddialı olmak zorundasınız. Madalya da bu iddianın görünen yüzüdür. 

Elbette çok iyi oyuncu adayları bulacağımıza ve bunların zamanla önce ABD’de koleje sonra da NBA’e gideceğine inanıyorum. Hatta önce high school oradan, kolej gibi bir kariyer planlamasına zamanla sistematik bir geçiş yapmak sistemde yer alan projelerden olacak.

Ben oyuncu çıkmadığına inanmıyorum . Oyuncu çıkmıyorsa milli takımlarda nasıl diğer oyuncu çıkartan ülkelere karşı savaşıyoruz? Yetenekleri ortada olan oyuncularımızın kendilerine çeşitli sebeplerden ötürü fırsat doğmamış olması yüzünden kamuoyu bu oyuncuları bilmiyor. Bir sürü oyuncumuz olduğu aşiker. Biz sadece bu oyuncuları oynatacak bir yapılanma ve organizasyon bulamıyoruz. Bir çok kulüp bu yapılanma ve organizasyonları kuracak sabır, süre ve vizyondan uzak hedefler için mücadele ediyorlar. Hedefleri ve vizyonları doğrultusunda sonuç alan kulüpler ve oyuncular ortada. Metecan Birsen, Yiğit Aslan, Tolga Geçim, Buğrahan Tuncer, Metin Türen bunlardan sadece bir kaçı. Şimdiki A Milli Takım’da bile bu 4 ismin önünde bizim NBA oyuncularımız var. Dolayısıyla son 10 senede çok kaliteli üretimler yapmış altyapı organizasyonlarımız ve kaliteli oyuncularımız vardır. Hepsi ile gurur duymalıyız. Oyuncu arkadaşlarımızın ekonomik sıkıntıları olan kulüpleri kendileri için oynama fırsatına çevireceklerini ümit ediyorum.

Sinan AKYÜZ/ Özel Haber