Türk hakemliği hakkında şok iddialar!

27.01.2016 - 11:10 | Son Güncellenme: 27.01.2016 - 11:10

Habertürk Spor Yazarı Atilla Türker, Türk hakemliğinin arka bahçesini yazdı.

Hakem kararları maçların, golcülerin, kalecilerin, teknik adamların önüne geçti futbolumuzda... Neredeyse her maçtan sonra aynı yorumlar var: 

-Böyle penaltı mı olur?
-O nasıl faul? 
-Kırmızı kart haksız! 
-Hakem sonucu etkiledi! 
Ardı arkası kesilmiyor! Hatasız maç yok gibi. Ne puanlar kaybediliyor. Takımlara milyonlarca dolar yatırım yapılıyor. Ama bir düüütt!.. Emekler çöpe gidiyor. 
Peki neden böyle? 
Hakemler niçin yanlış kararlar veriyor? 
Kasıt mı var? 
Yoksa eğitim ve antrenman eksikliği mi bunun nedeni! Ülke hakemliğindeki çöküşün nedeni ne? Camiadaki kavgalar niye bitmiyor? Bu kavgaları kimler ve niçin körüklüyor? Ülke hakemliği nereye gidiyor? 

Habertürk'ün yazı dizisinde önemli iddialar var..

6 ay önce... Merkez Hakem Kurulu’nun başında Yusuf Namoğlu vardı. Namoğlu yeni sezon için hazırlıklarını titiz bir şekilde sürdürürken... Görevi bıraktı. Çünkü... Önünde bir liste vardı. İki düzineye yakın ismin bulunduğu bir liste... Ne listesi miydi bu? Torpilliler listesi... Bu listede adı yazılı olan kişiler, makam ve mevki sahibi insanları devreye sokarak Merkez Hakem Kurulu’na girmek istiyordu. 

Yıldırım Demirören’in de talebi vardı. Demirören de Namoğlu’na bazı isimler önererek “Bu kişileri MHK’ye almanızda büyük yarar var” dedi. Bitmedi. Aynı Demirören, Süper Lig kadrosunda bulunan bazı hakemlerin isimlerini Namoğlu’na vererek “Bu hakemlerle yolları ayırmamız gerekiyor” dedi. İsimleri tek tek sıraladı. Kimler mi bu isimler? Çağatay Şahan, İlker Coşkun, Koray Gençerler, Murat Özcan, Murat Türker ve Hüseyin Sabancı... Demirören’in böyle bir yaklaşım göstermesinin sebebini tahmin etmişsinizdir mutlaka... Bazı kulüp yöneticileri “Bizi yaktı” gerekçesi ile Demirören’den istekte bulunmuşlardı. Mesela İlker Coşkun, Sivasspor-Galatasaray kupa maçındaki yönetimi nedeni ile Sivasspor’un hışmına uğramıştı. Mesela Hüseyin Sabancı, Diyarbakırspor- Denizli BB maçındaki yönetimi ile Diyarbakır yöneticileri tarafından “İstenmeyen adam” ilan edilmişti. Tanrılar kurban istiyordu. Demirören de gerekeni yaptı. Namoğlu’na söyledi. Fakat sonuç beklediği gibi olmadı. Namoğlu “Hakemlerimi kurban veremem” dedi. Bir yandan MHK oluşumundaki torpilliler listesi, bir yandan kurban edilmek istenen hakem listesi... Namoğlu için dönüşü olmayan bir yoldu. Bıraktı. “Bana 3 yıl izin verin, ülke hakemliğine çağ atlatayım” diyen Namoğlu, prensipleri doğrultusunda MHK koltuğunu elinin tersi ile itti. 

Geçen sezon sonunda “Koltuğu garanti olan tek başkan, MHK Başkanı Yusuf Namoğlu” diyen Demirören... Hakem işine doğrudan dalınca... Bir dönemin kapanmasına yol açtı. Bir dönem kapanırken, sancılı bir dönem başladı. 

Mevcut Merkez Hakem Kurulu oluştu. Hani şu pek çok torpilli ismin bulunduğu Merkez Hakem Kurulu! Birilerinin siyaseten, birilerinin de önemli kulüp yöneticilerini devreye sokarak üye olduğu MHK... 

Kimler mi var bu kurulda? Yazayım. Birkaç ismin dışında hangi isimleri tanıyacaksınız acaba! 

1- Kuddusi Müftüoğlu, 2- Bünyamin Gezer, 3- Hakan Özkan, 4- İsmet Cengiz, 5- Erdal Güleç, 6- Zafer Demir, 7- Yıldıray Arslan, 8- Hikmet Öksüzoğlu, 9- Sadettin Güler.

ÖZEL VE GÜZEL KOLTUK
“Merkez Hakem Kurulu nasıl bir kuruldur? İnsanlar niçin MHK’ye kapak atmaya çalışıyor? Avantajları nedir” gibi sorular aklınıza gelebilir. 

Şu kesin: Çok forslu bir makam ve mevkidir Merkez Hakem Kurulu üyeliği... Hakem camiası bünyesinde gelinebilecek en yüksek noktalardan biridir. Maçları yöneten hakemleri siz yönetiyorsunuz. Binlerce hakem gözünüzün içine bakıyor. Ülke hakemliğinin kaderini siz belirliyorsunuz. 

İşte bu yüzdendir ki, MHK koltuğu, özel ve güzel bir koltuktur. 

Yine bu yüzdendir ki, genelde kaliteli isimler değil, torpili daha iyi olan isimler MHK’ye kapak atar. 

Bu konuda hatırlatılması ve tartışılması gereken bir konu var. 

Torpil yapan kişiler, bu işi karşılıksız yapar mı!

TORPİLSİZ OLANLAR EVDE OTURUYOR
Süper Lig’de yıllarca düdük çalan ve üstün başarısı ile FIFA kokartı takan onlarca isim, geçmişte ve günümüzde hep evde otururken... Kariyeri olmayan birileri, torpilini bularak MHK’ye yerleşebiliyor. Bu garabet hiç hız kaybetmeden yıllardan beri devam ediyor. 

Hemen mevcut MHK’ye dönelim. Başkan Kuddusi Müftüoğlu, her ne kadar “Kuruldaki tüm arkadaşlarımı ben belirledim” dese de... Kurul arkadaşlarına moral vermek adına bir sahiplenmedir bu... Mevcut MHK üyelerinin önemli bölümü, hakemlik geçmişi belli bir çizgide kalan kişilerden oluşuyor. Üstelik yine çok önemli bölümünün hakem camiasında yöneticilik deneyimi yok. Camiadaki herkes bu durumu çok net biliyor. 

Durum böyle olunca... Torpilliler tablosu ortaya çıkınca... At sahibine göre kişner, durumu hasıl oluyor. 

Adalet sağlaması gereken bir tepe kuruluş, adaletsiz bir şekilde kurulunca... Camiadaki adalet kavramı feci şekilde zedelenince... Karanlık bir tablo ortaya çıkıyor. 

Çünkü bu camiada herkes birbirini tanıyor. Herkes birbirinin kim olduğunu biliyor. Yöneticisinin o koltuğa nasıl oturduğunu bilen bir hakemin, o yöneticiye inanması ve de saygı duyması zorlaşıyor. 

Başarısıyla değil de torpiliyle o koltuğa oturan bir kişinin, Süper Lig’de düdük çalan güçlü bir hakem karşısında inandırıcılığı azalıyor. 

Motivasyon sıkıntısı yaşanıyor. Eğitim sekteye uğruyor. Çizgi düşüyor. 

Ülke hakemliği kan kaybediyor.

HAKEM HAKEM... SENİN HANIMINI ABDÜLHAMİT'İN SAZ HEYETİ ÖPSÜN
İzmir’de bir maç... Hakem Erman Toroğlu... İlerleyen dakikalarda tribünlerden bir seyirci tüm gücüyle bağırır: 

-” Hakeeem, hakeeem... Abdülhamit’in saz heyeti senin hanımını Boğaz Köprüsü’nün tam ortasında teker teker öpsün...” Toroğlu şaşırır... Hanım, Boğaz Köprüsü, öpmek, tamam da... Niye Abdülhamit’in saz heyeti! 

Devre olur... Toroğlu soyunma odasına girer. Yardımcılarına hemen sorar, “Niye Abdülhamit’in saz heyeti” diye... Yardımcılar bilemez. 

Maçtan sonra evine gider Toroğlu... Araştırır, öğrenir... Abdülhamit’in saz heyeti, dünyanın en kalabalık saz heyetidir. Tam 67 kişiden kuruludur. 

AHMET ÇAKAR: MHK BÜYÜKLERİ KOLLUYOR
Ülke futbol hakemliğinin en önemli isimlerinden biri olan Ahmet Çakar, hakemliğe veda ettikten sonra dobra dobra konuşarak ülke hakemliğindeki en büyük sıkıntıyı dile getirdi. Çakar, “Hakemliğin gerçek sorunu, bir türlü gerçek işlevini yerine getiremeyen Merkez Hakem Kurulları’dır. Eyyamcılık çok büyük sorun. MHK’ler ‘Aman 4 büyük takımın başına bir şey gelmesin. Başımız ağrır’ diyor. Ülkemizde dört büyük takım lehine hata yapan hakem hemen maç alırken, aleyhine hata yapan hakemler haftalarca dinlendiriliyor. Büyükler korunuyor. Hakem de MHK’nin bu mesajını alıyor. Gerekli eyyamı yapıyor” şeklinde konuştu.

TURPU, PEYNİR DİYE GÖREN GÖZLEMCİ...
Süper Lig’de düdük çalan çok önemli bir hakem dostumuzdan dinliyoruz: 

“Adana’daki bir maç sonrası gözlemci ağabeyimizle yemek yiyorduk. Gözlemcinin önündeki tabakta dilimlenmiş turp parçaları vardı. Baktım, elindeki çatalla turptan parça koparmaya çalışıyor. Tabii zorlanıyor. Sonunda bana dedi ki: - 

Hocam, bu peynir de amma sertmiş, çatalla bir türlü kesilmiyor.” 

Turpu peynir zanneden bu gözlemci, en üst liglerde yıllarca görev yaptı. 

SEYRETMEDİĞİ MAÇA RAPOR YAZAN GÖZLEMCİ KOVULDU!
Yıllar yıllar önce... Yozgatspor-Tokatspor maçı... Hakem Ali Kunak... Gözlemci Alaattin Dalmaz... Kunak iyi bir maç yönetir. Ama vasat bir not gelir. Gözlemci raporunda büyük çelişkiler vardır. Araştırır. Gözlemcinin maça gelmediği duyumunu alır. Merkez Hakem Kurulu’na şikayet eder. Günal Akbay başkanlığındaki MHK, gözlemciyi ifadeye çağırır. Gözlemci çok net bir şekilde, “Maçtan önce bineceğim şehirler arası otobüsü kaçırdım. Raporumu güvendiğim dostlardan aldığım bilgilerle hazırladım” der. Sonuç... Kovulur! 

İKİ ÇOCUĞUMUN ÖLÜSÜNÜ GÖREYİM Kİ PENALTI DEĞİLDİ!
İstanbul’da bir derbi maçı... Hakem Mustafa Çulcu... Şampiyonluğu etkileyen bir maç... Çulcu bir penaltı verir. Anında etrafı sarılır. Aleyhine penaltı verilen takımın bir oyuncusu yemin üstüne yemin eder. “İki çocuğumun ölüsünü göreyim ki, penaltı değildi” der. Bu yeminini defalarca tekrarlar. Tabii penaltı atılır, gol olur. Maç sonrası Çulcu evine gider. Araştırır. O yemin üstüne yemin eden futbolcu... Evli değildir. Çocuğu falan da yoktur! (Habertürk)

Senin için hazırladığımız haberler