"Tuzağa düştük!"

12.06.2019 - 09:10 | Son Güncellenme: 12.06.2019 - 12:10

"Tuzağa düştük!"

Tuzağa düştük! / Şansal Büyüka - Milliyet 

Maçı stadyumda değil, havalimanında kaybettik. Sanki oyun 2-0 olana kadar maçın oynandığı Langardalsvöller Stadı’nda değil, Keflivik Havalimanı’ndaydık. Havalimanı olaylarıyla uğraşırken maça geç kaldık. Resmen İzlanda’nın tuzağına düştük. Adamlar terbiyesizlik yaptı, küstahlık yaptı, her türlü çirkefliği yaptı ve öfkemizi aklımızın önüne geçirdiler. Bu İzlanda bize gelmeyecek mi, bizim havalimanlarından Türkiye’ye giriş yapmayacak mı? Sen de misillemenin kralını yaparsın olur biter. Biz öfke seline kapıldık, işi neredeyse iki ülke arasında diplomatik krize kadar götürdük. Sonuçta ne motivasyonumuz kaldı, ne de maça dair dikkatimiz... Bir balıkçı ülkesinde  “sazan” gibi oltaya takıldık. Dört gün önce Dünya Şampiyonu’nu, dünyaya ders vererek yenen, yenerken de futbolun doğrularında % 100’ü  isabet sağlayan Türk Milli Takımı, dört gün sonra İzlanda karşısında nasıl olur da maça futbolun % 100 yanlışları ile başlar? Maç 2-0 olduğunda, o tabela 5-0 da yazabilirdi. O kadar yanlıştık, o kadar kötüydük. Dünyanın en pahalı, en iyi forvet adamlarına top göstermeyen, tek şut attırmayan, tek pozisyon vermeyen bu savunma, ne oldu da sadece ilk yarının 30. dakikasına kadar rakibe tam 5 net gol pozisyonu verdi? Ne oldu Juventus’un hayranlıkla izlediği Merih ile Kaan Ayhan’a? Ne oldu önüne geleni yakıp yıkıp geçen Zeki Çelik’e? Ne oldu Mbappe’ye adım attırmayan Hasan Ali Kaldırım’a? Zaten takımda Mahmut ile Cengiz’i görmeyince “eyvah” dedik. Yerlerine oynayan Ozan Tufan “serseri mayın” gibi... Nerede patlayacağı belli değil... Hakan Çalhanoğlu’nun İtalya performansının daha yarısını Türk Milli Takımı’nda görmedik. Dört gün önce Real Madridli ve Barcelonalı iki dünya markası stoperin arasında ele- avuca sığmayan Burak Yılmaz, nasıl oldu da bu kadar kötü oynadı, nasıl oldu da maç içinde kendi yanlışlarıyla bu kadar yarıştı? Çünkü kaleci Mert dışında kimse maçta değildi, hatta statta değildi. Herkes henüz Keflivik Havaalanı’ndaydı. Halen akıl değil, öfke hakimdi. Oyun 2-0 olunca bizim oyuncular maçta olduklarını hatırladılar. Geç de olsa akılları başlarına geldi. Nitekim 2-0’dan sonra bir başka oyunu benimsedik, hücum etmek aklımıza geldi. İki farklı yenik duruma düşene kadar, bizim ligin ikinci yarısındaki Başakşehir takımı gibi oynadık. Sağa verdik, sola verdik, bir daha sağa, bir daha sola... Hücum yok, hızlı çıkış yok, çabukluk yok, doğal olarak pozisyon yok... İkinci yarıya daha iyi başladık. Zaten o ilk yarım saatteki “berbat” futbolu istesek de oynayamazdık. Rakibi kalemize daha az getirdik, daha fazla gitmeye çalıştık. Yusuf’u, Abdülkadir’i oyuna aldık ama takım olarak dört gün önceki  oyunun çok ama çok gerisinde kaldık. Bu yarıdan aklımızda Yusuf’un kornerle kesilen müthiş şutu ile etkili oyunu ve Merih’in çok yakından kaçırdığı pozisyon kaldı. Elbette son dakikadaki Hakan Çalhanoğlu kafası... Bu tatsız yenilgi için çok şey sıralanabilir... Benim için öne çıkan çok önemli iki şey var. Birincisi, elbette abartmak hakkımızdı ama Fransa galibiyeti ayağımızı yerden kesti. O galibiyeti yaşamaktan, bu maçın havasına giremedik. İkincisi, Dünya Şampiyonu’nu yenen takım, bu takımı da yenerdi. Ama İzlanda’nın tuzağına düştük. Aklımızı havaalanında  bıraktık, İzlanda’ya ayak bastığımız dakikadan itibaren öfke  ektik, maç sonu pişmanlık biçtik. Ölçüsüz öfkenin önce bizi zehirleyeceğini düşünemedik. Oysa hangi şartlar altında olursa olsun sahanın içinde kalmalıydık. Oynarsan, aklını kullanırsan Dünya Şampiyonu’nu yeniyorsun, oynamazsan, aklını kullanamazsan sıradan takıma yeniliyorsun. Başımıza gelen budur. Bu da bize ders olsun...

Şeytanın bacağını yine kıramadık! / Bilal Meşe - Milliyet 

İzlanda’yı bizim kadar yakından kimse tanıyamaz, bize çok çektirdi, çookkk! Adamların fizik güçleri, boyları-posları inanılmaz, hele bir duran toplardan yarattıkları tehlikeler var ki, rakibin yüreğini ağzına getirir alimallah! Böylesi donanımlara sahip, takıma ancak topu yerden ve ayağa oynarsanız kafa tutabilirsiniz! Nitekim 21’de Ragnar Sigurdsson attığı gol tipik bir İzlanda üretimidir. Elbette gurubumuzun favorisi, son dünya şampiyonu Fransa’yı devirmemiz müthiş bir başarıydı. Bu oyunun tüm kurallarını o maçta uyguladık, ürettik, attık, bir o kadar da kaçırdık.  Doğal olarak aynı başarıyı, aynı futbolu İzlanda maçında da bekledik, ama bazen evdeki hesap, deplasmana uymuyor,  hele rakip İzlanda’ysa! Buna bir de Cengiz ve Mahmut’un yokluğunu eklersek skora şaşırmamak gerekir. *** Nitekim, koca ilk yarıda bırakın rakip cezalanına girmeyi, sahamızdan çıkmakta bile zorlandık! İki gol yedik, Mert bir o kadar da kurtardı, aklımız başımıza geldi, ofansa çıkmaya başladık. Nitekim bunun karşılığını da 40’da Dorukhan’ın harika kafa golüyle aldık, rakibin baskısına biraz olsun son verirken, umutlandık. Dorukhan’ın golüne kadar, rakibe sahanın hiç bir yerine kafa tutamadık, boğuşamadığımız gibi, top kayıplarımız da savunmamıza sıkıntılı anlar yaşattı. *** Yusuf Yazıcı ve Abdülkadir Ömür hamleleri ikinci yarıda işe yaradı, ürkekliğimizi üzerimizden attık. Özellikle Yusuf Yazıcı’nın taşıdığı toplarla pozisyon üretmeye çalıştık, bulduk ama atamadık. Ne var ki, bu yarıda rakibimize ciddi bir pozisyon vermezken, son çeyrekte Ay-Yıldızlı ekibimiz biraz olsun gerçek kimliğini yakaladı. Topu yere indirdik, pas trafiğimizi yükselttik, ikinci yarıdaki etkili futbolumuzu malesef puanla taçlandırmadık. Sormak gerekir, ilk yarıda neredeydiniz, sevgili arkadaşlar? Grupta üçte üç yapan, İzlanda’ya takılan Ay-Yıldızlılar avantajımızı kullanamadılar, ne diyelim canları sağolsun.

Fransa tarifesi bize oldu / Mehmet Demirkol - Fanatik 

Mert, Mahmut, İrfan üçgeninin bozulması oyun kurmada sınıf düşürdü. Ozan ve Mahmut aynı oyuncular değil. Bu olmayınca değil üçgenler, sahada bir uyumlu bir ikili bile bulmadık. Bazen bir ikili bulursunuz o bütün takımın mayası olur. Eğer dün sahada Mert-İrfan-Emre 3’lüsü olsaydı uyuta uyuta maçı bitirirdik. Buna bağlı olarak Ozan’ın basit top kayıpları ve Hakan’ın oyun kurulumuna etkisinin çok az oluşu, Dorukhan’ın ikinci topları kovalayan tek oyuncu oluşu ve İzlanda’nın Fransa maçını iyi çalışması da işi değiştirdi. Savunmamıza net bir baskı yapmadılar. Ancak bütün pas kanallarını kapatıp orta alanı net baskıladılar. Ve geçiş oyunuyla da bizi geri koşturdular. Aslında bizim Fransa’ya yaptığımızı onlar bize yaptı demek daha doğru olur. Gecenin sorusu Mahmut’un işini Ozan’ın yapabileceğini mi düşündü hoca? Yoksa başka bir plan mı vardı? Maçın starı Bizim açımızdan ilk yarıda skoru tutan Mert’ti diyebiliriz. Ona yaklaşan bir oyuncu olmadı. Fransa maçının çok gerisindeydik. Normal olarak... Maçın olayı Fransa maçının sevinci 1 gün, gümrük ve bulaşık fırçası 3 gün konuşuldu. Fırçacı kötü komedyene özür diletmek Pogba’yı yenmekten daha önemli oldu. Seviyoruz mutsuzluğu. Kısa mesaj  Kötü oyuna rağmen skor kötü değil. Merkezi Başakşehir üçlüsüyle kurabilseydik çok rahat bir maç olabilirdi. Ancak orta sahayı kaybedince oyunun dağılması normal.

Aşırı sinir bozucu/ Ali Ece - Fanatik 

Cengiz ve Mahmut gibi eksiklerimizin de etkisi ile İzlanda’da iyi başlayamadık. İlk 20 dakikada net pozisyon geliştiremediğimiz gibi 21’de çok saçma bir gol yedik. 2002 ve 2008 gibi en iyi dönemlerimizde bile adeta aşil tendonumuz olan duran top savunamama zaafımız bir kez daha canımızı acıttı. İzlanda karşısında ilk golü yedikten sonra maçı çevirmek, çıplak elle eski anahtarsız konserve kutularını açmaya benziyor. Ekstra uğraşmanız ve konsantre olmanız gerekiyor. Maalesef ilk 30 dakikada kolektif konsantrasyonumuz yerlerdeydi. Yediğimiz golden sonra da pozisyonlar vermeye devamettiğimiz gibi ofansif reaksiyon da gösteremedik. Yediğimiz ikinci gol sinir bozucudan da öteydi, İzlanda soğuğunda üstüne soğuk duşa girdik. Soğuk duş sonrasında devre sonuna kadar Şenol Güneş’in maç öncesi açıklamasındaki gibi oynadık: Karakteri yetenekle birleştirmeye başladık. 2. yarının büyük kısmında böyle oynasak da ilk 30’daki hatalarımız nedeniyle skor açısından yetmedi. Gecenin sorusu Duran top savunamama saçmalığını düzeltmek için ne yapmalıyız? Maçın starı Bjarnason kulüp takımlarında oynarken Klark Kent, İzlanda Milli Takımı’nda maalesef süpermen! Maçın olayı Maç öncesinde yeteri kadar saçmalık yaşandı zaten. Duran top savunamama konusunda yine tek rakibimizin San Marino olması ekstra sinir bozucu bir olay. Kısa Mesaj İzlanda havalimanı çalışanı halayıkların ve Belçikalı fırçalı salağın yaptıkları rezillik. Yine de bunlardan daha az etkilenip daha sakin oynasak ve duran top savunmasında saçmalamasak çoktan Euro 2020 biletini almıştık.

Spor yazarları, A Milli Futbol Takımımızın İzlanda karşısında aldığı mağlubiyeti değerlendirdi.

Senin için hazırladığımız haberler