'Zor bir yol bu'

08.10.2018 - 09:01 | Son Güncellenme: 08.10.2018 - 12:01

'Zor bir yol bu'

Volkan sayesinde!.. -  Ercan Güven / Milliyet

Maçta filelere değen tek top VAR’ın arızasına gelmeseymiş ofsayt olmadığı anlaşılır ve Başakşehir kazanırmış!..
Geçin bunları...
Eskiden VAR mı vardı!
Hakemin yeniden izleyip tekrar ofsayt kararı vereceği kadar gri bir pozisyon o...

Tersi de olabilirdi tabi...
Ama bu maçı Fenerbahçe kaybetse ayıp olurdu doğrusu.
İster ilahi adalet deyin, ister futbolun cilvesi, Fenerbahçe’nin 4-5 golüne engel olan Başakşehir kalecisi Mert’i “kim veya ne” bilardo bandına çevirdiyse, belli ki VAR’ı da o bozdu.
Evet... Sekiz hafta sonra “Fenerbahçe kazanmalıydı” gibi bir cümle kurabiliyoruz çok şükür!
O zaman sebebini anlamak lazım.
Sezona “umutsuz vaka” gibi giren ve kendine düşme hattında yer beğenen Fenerbahçe, ligin en zorlu ve oturmuş takımı Başakşehir karşısında rakibin oyununu, pasını bozarak galibiyeti kaçıran ekip haline gelmişse, sebebi ne Cocu’da, ne sistemde ne de futbolcu tayfasına ayar veren yönetimde...
Fenerbahçe’yi titretip kendisine döndüren adam, Volkan Demirel’dir son tahlilde...
Hani sahada ezilip de tepki veremeyen takımı kendini feda ederek yaptığı çılgınlıkla oyuna döndüren lideri alkışlarız ya...
Burada Volkan Demirel oluyor o gözü kara.
Hem de kenardan.
Hatta sürgünden.    
Kaptan isyan ediyor... Kavga çıkarıyor. Sportif direktör, hoca falan anlamıyor, bozuk çalıyor.
Neden?.. Çünkü gidişatın “facia” olduğunu görüyor.
Karşılığında “haklı olarak” kırmızı kart alıyor yönetimden.
Ama attığı taşın dalgaları, sahada Cocu’nun direktiflerini en ekonomik ve en ete/süte dokunmadan oynayan takımdaşlarını ister “bu işin sonu fena” korkusuyla deyin, ister sorumluluk duygusuyla olsun, “böyle yürümez” kıyısına sürüklemiş besbelli.

Volkan evde “Sen yanmasan, ben yanmasam, nasıl çıkarız aydınlığa” şiirini okuyor olmalı!
Aydınlık yok ama bir ışık parladı nitekim.  
Herkes kadroya bakıp 3-5-2 sanırken (imkan var mı; rakip Spartak Tırışka mı), sahaya 4-4-2 dizilen Fenerbahçe’de değişen tek şey arzu, istek ve emekti Başakşehir karşısında.
Koştular... Mücadele ettiler. Sahadaki parsellerinin hakkını verdiler. O bile yetti Başakşehir’den iyi olmaya.
İlk yarıda bir dereceydi... Başakşehir oynadı golleri Fenerbahçe kaçırdı gibi absürd bir fikir edindi izleyenler. Çünkü futbolcuları tek tek gözlemlemediler, takıma baktılar. Yakın ve ısrarlı mücadeleyi göremediler. Muhtemelen “telaş” gibi geldi onlara. Hıza alışık değillerdi.
Ama 2. yarı belli oldu ki, rakibi oynatmayan Fenerbahçe’ydi. Tıpkı rakip kaleye daha çok ve daha kalabalık inen takım olduğu gibi. Kaçan golleri sayacaksak 5’e 2...
Ortada gayret varsa Cocu’nun değişiklikleri bile “makul ve mantıklı” hale geldi giderayak!
İlerde bekleyen Frey’in yerine oyuna hareket katan Benzia’nın alınmasına kim itiraz edebilir? Tribünün günah keçisi Reyes’i çıkarıp Mehmet Topal’ı almak kaçınılmazdı mesela. Her şeyini tüketen Eljif ile Soldado değişimi tam zamanıydı.
Aslında bu maç sezonun ilk karşılaşması olsa, bilemedin üç-beş hafta sonra mükemmeli yakalar diye alkışlamak bile gerekirdi Fenerbahçe’yi ama yakın geçmiş o kadar berbat ki, muhtemelen teknik direktörün kovulması gerekecek şimdi!
Bu da futbolun bir cilvesi.
Çünkü ilk düğme yanlış iliklendi...
Bu arada... Sayın Ali Koç’un taraftarla özel ve güzel ilişkisi, yavaş yavaş sahadaki görev dağıtım yetkisini kulübeden alıp tribünlere vermeye başladı ki, çok kötü bir alışkanlıktır ve asla kabul edilemez. Çünkü alışkanlıkları değiştirmek hoca değiştirmekten zordur.

Zaman kazandılar  - Tayfun Bayındır / Milliyet

Fenerbahçe evinde oynadığı bütün maçlara kazanmak için çıkar. Rakibin adı-sanı, ülkesi, teknik adam ya da oyuncu kalitesi farketmez. Hücum etmek, galibiyet için oynamak ana felsefedir. Bu bir Kadıköy Geleneği’dir ve Fenerbahçe Büyüklüğü bunu gerektirir... Ne yazık ki bu tarihi gelenek unutulmaya yüz tutmuş durumda. Görünen o ki ne Comolli’ye ne de Phillip Cocu’ya bu gelenekten bahseden olmamış. Saracoğlu’nun duvarlarında yer alan, bütün Fenerbahçelilerin yüreklerine kazınan İslam Çupi’nin Fenerbahçe’nin büyüklüğüyle ilgili sözlerini tercüme etmek kimsenin aklına bile gelmemiş. Umarım bugünden sonra birileri çıkar ve bunu yapar, yoksa bundan sonraki tüm maçlarda kazanmak için değil, önce rakibi durdurmak  ardından da beraberliğe sevinmek için sahaya çıkan bir Fenerbahçe izleriz...

Tıpkı dün izlediğimiz Fenerbahçe gibi...Üstelik kendi standardının çok altında oynayan Başakşehir’e rağmen...

Sarı-lacivertli ekipte korku dağları bekliyor... Bütün oyun planı “telaş” üzerine kurulmuş. Oyuncular sistemi sahaya yaymak, set oynamak yerine alışkanlıkları sayesinde bir yapı inşaa etmeye çalışıyorlar. Kurgusu herhangi bir antrenmada denenmiş tek bir organize atak izlemedik. Fenerbahçe adına gelişen atakların neredeyse tamamı doğaçlamaydı. Yetenekli birkaç oyuncunun (Eljif, Ayew, Slimani) bireysel çabaları, seyirci baskısı sonucu yaşanan “doldur boşaltlar” anı kurtarsa bile, günü ve özellikle sezonu kurtarmaya yetmez.

Şimdi net konuşalım; bu kadroda Soldado varken Frey oynamaz. İsviçreli, İspanyol’un gölgesi bile olamaz. Mehmet Topal varken Reyes’i ön libero oynatmak ya “Bakın bana sormadan aldığınız oyuncu bu işte” demektir, ya da teknik adam olarak yetersiz kalmaktır. Sahanın en iyisi Eljif’i çıkarıp Soldado’yu oyuna almak ise rezaletin daniskasıdır.

Fenerbahçe dün bu sezon göze alındığında kalitesi vasatı biraz aşan bir oyun ortaya koydu. Eljif’in örnek performansıyla vefalı taraftarını azıcık da olsa heyecanlandırdı. Ama üzülerek söylemeliyim, hiçbir Fenerbahçeli, (ki bunlara çok sayıda yönetim kurulu üyesi de dahil) mutlu değil. Daha da kötüsü gelecek adına umutlu değil.

Hatırlatmakta fayda görüyorum; Büyük vaadlerin hayalkırıklığı da büyük olur...

Başakşehir’e gelince; Buz gibi golleri göz göre göre güme gitti. Elia’nın golü net. Ofsayt ile alakası yok. VAR’ın tam o anda bozulması Başakşehir adına büyük bir şanssızlık.  Abdullah Avcı’nın o makina gibi tıkır tıkır işleyen takımı dün yoktu. Başakşehir’de birkaç haftadır devam eden durağan oyun, sadece Comolli-Cocu ikilisine zaman kazandırdı, hepsi o...

Zor bir yol - Mehmet Demirkol / Fanatik

Fenerbahçe’nin Ersun Yanal’dan bu yana, bu tip maçlarda özellikle de Başakşehir karşısında başarılı oyunları hep bozmak üzerine. Belki Pereira’yı biraz bunun dışında tutabiliriz. Aynı oyun, perşembenin kadrosuyla ama bu kez 4-4-2’yle denendi. Topa konuk takım sahip oldu. Cocu’nun istediği de buydu. Rakibi geçerli sayılmayan gole kadar 1.5 pozisyonda tuttular. Orta 4’lünün solunda oynayan Elijf Elmas’ın son vuruş başarısızlığı dışında harika oyunuyla pozisyonlar da buldular. Avcı, Emre’nin yokluğunda istediği hızda topu çeviremeyen takımını baskıdan çıkaramadı. Kaptırdıklarıyla posizyonlar verdiler. Hücumdaysa Adebayor’un indirdiklerinde Mossoro başarılı değildi. Oyun Cocu’nun istediği gibi oynandı ama taraftarın bunu istediğini sanmıyorum. Yine parıltıdan ve bu kez skordan uzak bir Fenerbahçe var. Zor bir yol bu.

Gecenin sorusu
Frey mi? Gerçekten mi? Comolli’nin tüm transferlerini eleştirmek mümkün ancak zaman tanımak da lazım. Ama Frey! Gerçekten mi?

Maçın starı
Mert Günok. Fenerbahçe’den ayrılıp Bursa’ya gittiğinde formayı Harun’a kaptırmıştı. Tıpkı Volkan Babacan gibi hayata Başakşehir’de döndü. Dün Fenerbahçe’ye duvar oldu. Maçın tartışmasız yıldızı, net pozisyonlarda sağlam ve soğukkanlı duran Mert...

Maçın olayı
Elia’nın golünde pası veren Visca’ya kalkan ofsayt bayrağı. Pozisyondan bir süre önce Ali Palabıyık VAR’da arıza olduğunu işaret etmişti. Golü sistem mi iptal etti yoksa Ali Palabıyık mı anlamak zor. Ancak pozisyonun tartışmaya açık olduğu kesin.

Kısa mesaj
Fenerbahçe hiçbir maçta çok iyi oynamadı. Ama her maç en az 1 mutlak gol şansı yakaladı. Slimani benim için an itibariyle büyük hayal kırıklığı.

F.Bahçe eriyor - Faik Çetiner / Vatan

BAŞAKŞEHİR maçı F.Bahçe’nin zirve yarışına ortak olup olmayacağını gösterecek bir 90 dakikaydı. Seyircisinin müthiş desteği ile F.Bahçe maça rakibe önde basıp pres yaparak başladı. Başakşehir sürekli pas oyununu tercih ediyor rakibinin açıklarını ve hatalarını kovalıyordu. İlk 15 dakika dolarken Ayew kaleci Mert’le karşı karşıya saç baş yolduran bir fırsat harcadı. 
 
45 dakika içinde baskılı oyundan kazanılan topları kullanacak kaliteli iş bitirici, ayakların olmayışı F.Bahçe’nin en büyük dezavantajıydı. Neustadter, Jailson, Reyes, Frey ve Isla hala bu takımda banko oynar mı tartışılır!
 
KULÜBEDE sahadakilerden daha kaliteli iş bitirici oyuncular (Valbuena, Benzia, Mehmet Ekici) var ama Cocu’nun tercihi böyle. Başakşehnir’in de eski görüntüsünden uzakta olduğu kesin. Toplasan 90 dakika içinde 3-4 pozisyonları var. Mert’in devre biterken Eljif’e çarpan topu nefis bir refleks ile çıkarması ile ilk yarıda gol olmadı. 
 
FACİA OLACAKTI!
2. yarıda Cocu aynı 11’i tercih ederken Abdullah Avcı, Napoleoni’nin yerine Elia’yı tercih etti. Cocu, takımının sahada 9 kişi oynadığını son yarım saatte gördü ve kulübedekileri hatırladı. Çünkü Frey ve Reyes’in takıma hiç katkıları yoktu. Önce Benzia’yı alıp Frey’i, sonra Mehmet Topal’ı sahaya sürüp Reyes’i yuhalattı. 
 
SON 10 dakikaya girilirken ise kurtarıcı olarak! Soldado’yu oyuna aldı... İşin özeti şu; F.Bahçe Comolli ve Cocu ile her geçen gün biraz daha eriyor. En büyük tehlike de Kadıköy’ün yeniden tenha günlerine dönüşü olur. VAR devre dışında iken Elia’nın attığı gol ile Visca’nın son dakikalarda kale önündeki cömertlikleri olmasa dün Kadıköy’de yeni bir facia daha yaşanacaktı. F.Bahçe erirken hesabı ilk önce bu transferleri yapanlar versin!

Cocu'nun kredisi bitti - Oktay Derelioğlu / Takvim

BAŞAKŞEHİR mücadelesi Fenerbahçe Teknik Direktörü Cocu'nun adeta kader maçıydı. Bunun da bilincinde olan Hollandalı hoca kadro seçiminde risk almadı ve hafta içinde Avrupa Ligi'nde kazanan kadroyu sahaya sürdü. Oturmuş bir kadroya sahip Başakşehir takımı karşısında Sarı-Lacivertliler, topun kontrolünü eline almakta zorlansa da karşılaşmanın başından itibaren önemli pozisyonlar yakaladı. Pas oyununu iyi oynayan rakibine karşı uzun toplarla çıkan Sarı-Lacivertliler'de ilk yarıda Ayew'in kaçırdığı net pozisyon gol olsaydı Fenerbahçe taraftarının da desteği ile maçı koparabilirdi. Bu pozisyon bence maçın kırılma anıydı.

MERT YILDIZLAŞTI
İlk yarıda Fenerbahçe ataklarında kalesinde devleşen kaleci Mert Günok da dün gecenin yıldızlarındandı. Fenerbahçe dün rakibine oranla daha fazla pozisyona girse de sonuca bir türlü gidemedi. İleri uçta çok çalışan Slimani'nin artık bu maçlarda daha fazla inisiyatif alması gerekiyor diye düşünüyorum. Fenerbahçe dün kazanmaya yakın bir oyun oynasa da çok önemli bir 2 puan bıraktı. Cocu'nun Başakşehir maçında da galip gelememesi sonrası kredisi tükendi. Hollandalı hoca ile bundan sonraki ilk puan kaybında yollar ayrılabilir.

MAÇIN EN İYİSİ: ELJIF
Çok çalıştı. Önemli pozisyonlara girdi.

MAÇIN EN KÖTÜSÜ: REYES
Orta alanda silik bir görüntü çizdi..

Bu günleri de gördük! - İlker Yağcıoğlu / Takvim

HAFTA arasında oynanan Trnava maçının 11 ile maça başlayan bir F.Bahçe vardı sahada. Başlangıç planı için Başakşehir gibi bir takıma forvet özellikli iki oyuncuyla başlamak ve orta sahada bir oyuncu eksilmek büyük riskti. F.Bahçe'nin iki kanadı Isla ve Hasan Ali maç boyunca sürekli hem defansa hem de hücuma yardım ederek bu eksikliği gidermeye çalıştılar.

FREY NE YAPAR!
İlk devrede topla daha çok oynayan bir Başakşehir izledik. Buna karşın F.Bahçe'nin 3 net pozisyona girdiğini gördük. Başakşehir'de kaleci Mert'in başarılı oyunu F.Bahçe'nin öne geçmesini engelledi. Fener rakibine 1 pozisyon vererek defansif yönden de iyiydi. İkinci yarıda topla oynamada oyuna denge geldi. Topal ve Benzia'nın oyuna girmesi F.Bahçe'nin daha çok pas yapmasını sağladı. Frey'in hala bu takımda nasıl ilk 11'de oynadığını anlamış değilim. En azından Soldado dün akşam oyuna girerek biraz moral bulmuştur. Cocu onu mutlaka kazanmalı.

MERT FAKTÖRÜ
2. yarıda da F.Bahçe'nin gol atabileceği 3 pozisyon vardı. Ama yine gol ayaklarının etkisizliği ve Mert'in başarılı oyunu golün gelmesini engelledi. Beraberliğe "Yazık oldu" diyecekken eğer VAR sistemi arıza yapmasaydı Fenerbahçe maçı mağlup kapatacaktı. Çünkü Elia'nın attığı gol nizamiydi ve orada yan hakem hata yaptı. Sonuçta beraberliğe ve girilen gol pozisyonlarına "İyi" diyeceğimiz günlerdi de gördük! Bu da içinde bulunduğumuz durumu özetliyor herhalde.

MAÇIN EN İYİSİ: MERT
Başakşehirli kaleci kalesinde devleşti.

MAÇIN EN KÖTÜSÜ: FREY
F.Bahçe'nin İsviçreli golcüsü vasattı..

Bu takımdan olur - Gürcan Bilgiç / Sabah

Golsüz bittiği anda "ne maçtı ama" dedirtecek kadar heyecanı da içinde barındıran bir maç izledik. Maç öncesinde üçlü oynaması beklenen, teknik direktörünün o yönde açıklamalar yaptığı takımın, maça "dörtlü defans" ile başlaması da kenara yazılmalı.
Her şey bir tarafa hem Ali Koç'un, hem de Cocu'nun vadettiği oyunu oynamak istedi Fenerbahçe. İyi-kötü yaptı tartışırız, ama rakibin sürekli üstüne giden, bir an önce rakip ceza alanına varmak isteyen, rakibe baskı yaparak topu kapmaya çalışan, bunu başardığında öne oynayan bir takım izledik. Başakşehir'in bildiğimiz akıl dolu oyunu ortalarda kalmadı. Pas zinciri "paslandı". Kadıköy'de bir kontratak takımı haline geldiler ve rakibin bu isteğine cevap veremediler. Tek kişi ile oynadılar sanki maçı; Mert Günok, ilk yarıda kurtardı, ikincisinde kalesini kapattı.
Frey-Slimani ikili forveti orta saha zaafı yarattı mı? Evet... Ama öylesine istekli geri koştu ki Fenerbahçeli oyuncular, hiçbir atağını olgunlaştıramadı Başakşehir... Yüzde 60 topa hakimiyet ile oynayan takımın, aklı karışmış gibiydi. Fenerbahçe'nin avantajı ise kazanma isteğine karşın, belli bir oyun kurgusuna sahip olmamasıydı. Sahadakiler kendi yeteneklerine göre kararlar vererek, oyun aklı üretmeye çalıştı. Kaçan her pozisyonun ardından "Niye bana vermedin?" diyen iki-üç Fenerbahçeli'nin olması da bu yüzden.
Başakşehir'in buz gibi golü sayılmadı. Tabelacılar için bunu yazalım. Maçı Fenerbahçe kaybedebilirdi. Ama Başakşehir'in puan kaybı, başka takımların (!) işine yaradı. Dünün ruhunda "işte bu" dedirten coşku ve heyecan vardı. Öncekilerde çok eleştirdiğimiz için, dünkü oyunun hakkını da Cocu'ya vermeliyiz. Bu sezon ilk defa "bu takımdan bir şey olur" dedirtti.

Senin için hazırladığımız haberler