Galatasaray’ın “Düşler tiyatrosunda” sahnelediği oyun: “Neden olmasın!”

Ali Bozkurt
04.10.2023 - 20:44 | Son Güncellenme: 04.10.2023 - 20:54

Şampiyonlar Ligi'nde Manchester United'ı deplasmanda 3-2 mağlup eden temsilcimiz Galatasaray, sahnelediği oyunla herkese aynı şeyi söyletti: “Neden olmasın!”

Galatasaray’ın “Düşler tiyatrosunda” sahnelediği oyun: “Neden olmasın!”

Fatih Cumhur SARIKAN- AJANSSPOR

Önümde zorlu bir hedef varsa, neden gerçekleşmeyeceğini değil, o hedefe nasıl ulaşılabileceğini düşünmekten yanayım. Elde edeceğim sonuç, bu düşüncelerimi performansıma yansıtabilmeme bağlı; elbette bir de rakibimin yapacaklarına... Galatasaray, Bayern Münih, Manchester United ve Kopenhag ile eşleştiğinde, futbol kamuoyu çekimser/temkinli kalsa da Okan Buruk’un ilk andan itibaren “Grubumuzdan nasıl çıkabiliriz?” stratejisini kurgulamaya başladığından eminim.

Dev sahneler, büyüleyici bir marş...

Şampiyonlar Liginde, başka yerde rastlanmayacak çok fazla özel şey var. Sponsorları ve futbolseverleri kendine bağlayan uzun soluklu, her sezon yeni hikayelerin yazıldığı, heyecanlı maçlar, elit performansa dayalı büyük bir rekabet, cazip para ödülleri, futbolcular ve teknik direktörler için adeta alevler içinde dev sahneler, büyüleyici bir marş... Bir de yazılı olmayan kurallar!..

Yenemiyorsan, yenilme!..

Galatasaray’ın ilk maçta, Ali Sami Yen-Rams Park’ta ağırladığı Kopenhag karşısında berabere kalışı tam da bu kurallardan birinin kanıtı oldu. 2 farklı geriye düştükten sonra, maç sonunda elde ettiği 2-2’lik beraberlikle hem ilk puanını aldı, hem de Kopenhag’ın 3 puanına engel oldu. Yenemiyorsan, yenilme!.. Galatasaray ilk maçında, henüz doğru yapamadıklarını sergilerken, zamanla yapabilecekleri hakkında da fikir verdi... Doğrusu üzüntü ile sevincin, hayal kırıklığı ile umudun bir arada olduğu tam bir Şampiyonlar Ligi maçı izletmişlerdi.

İlgini Çekebilir
Galatasaray'dan İngiltere tepkisi: Ahlaksızca ve saygısızca...
Habere Git

Galatasaray, ışıltılı bir kadro kurdu

Galatasaray yönetimi imkanlarını ustaca kullanarak bu yıl kiralık oyuncuların az olduğu, ışıltılı bir kadro kurdu... Takımın yaş ortalaması Fernando Muslera ve Dries Mertens’den dolayı yüksek görünse de, önemli katkı veren bu iki isim olmadığında ilk 11’in yaş ortalaması iki yıl düşüyor. Bu kadronun atletik beceriler ve kondisyon olarak bir an önce hazır hale gelmesi tamamen antrenman standardı ve çalışma disiplini konuları. Zorlu maçlara kendini hazırlama, takımın ortak hedefine adanmışlık, başarma dürtüsü, takım arkadaşı için fedakarlık gibi zihinsel konularda ise oyuncu grubunun temel hiçbir eksiği yok. Üstelik onları izlerken, ekip olmaya, yaptıklarından keyif almaya, yapabileceklerini hayal etmeye başladıklarını fark edebiliyorsunuz.

Old Trafford’un neden zorlu bir deplasman olduğunu hatırlattı

Dünkü Manchester United galibiyeti, kendi görkemi bir yana, ilk maçtaki beraberliği de yükseltti. Manchester United, maçın ilk 20 dakikasında, ilk yarının sonlarında, ikinci yarının ilk 15 dakikası boyunca, Old Trafford’un neden zorlu bir deplasman olduğunu hatırlattı. Maçın kalan bölümlerinde de Galatasaray kendi Şampiyonlar Ligi “düşlerini” izleyenlere gösterdi.

Bazı oyunculara özellikle değinmek istiyorum. Kerem Aktürkoğlu’nun her maçta yanlış hücum tercihleri yapmasına alışılmalı. Çünkü bu durum aslında tüm futbolcular için geçerli... Çünkü bazen kendinin bile kestiremediği hızı ve doğaçlamasıyla, rakiplere rengarenk kartlar göstertebiliyor... Çünkü savunmaları delip, dengelerini bozabiliyor... Ve hiç tartışmıyoruz bile, kariyerli birçok oyuncu “ideal” pozisyonu dışında vasatlaşırken, dün maça santrfor arkasında başlayıp ardından sol kanata geçen bu genç adam, her iki pozisyonda da gol girişimlerinde bulundu, bir tane de attı!

İlgini Çekebilir
"Zaha kronik sakat mı diye düşünüyorlardı?"
Habere Git

Tıpkı Kaan Ayhan gibi!..

Abdülkerim’in sezgileri ve cesareti, bana Bülent Korkmaz’ı hatırlatıyor. Dünkü maçta ceza sahasındaki gollük şutlara yaptığı kritik hamleler, Angelino’nun çıkmasıyla geçtiği sol bek pozisyonunda performansı, son anlarda karşısındaki Antony’den çaldığı top, her duran top fırsatında gol arayışında olması ve özellikle rakibe karşı pozisyon almada kendini geliştirmesi. Felsefeci F. Nietzsche, Abdülkerim’i izlese herhalde şöyle derdi: “... Zorluk derecesi yüksek maçlar Abdülkerim’i öldürmüyor, güçlendiriyor!” Maçı canlı ya da özetlerden izlerken değil, ikinci kez dikkatle izlendiğinde, verdiği katkı daha iyi anlaşılıyor; tıpkı Kaan Ayhan gibi!..

Futbolumuzun “marka değeri” sağ olsun!..

Davinson Sanchez’i Ajax’a transfer olduğu 2016’dan beri izliyorum. 2017’de Tottenham’a transfer olunca daha çok göz önüne çıktı. Hızı, çabuk karar vermesi ve dozunda sertliği ile çok beğeniyordum ama Eric Dier bile Tottenham defansında kendine yer bulurken onun bulamaması şaşırtıcıydı. 42 milyon Avro’luk bonservis gören bir oyuncunun 27 yaşında Türkiye’ye gelmesi için meğer böyle olması gerekiyormuş. Futbolumuzun “marka değeri” sağ olsun!.. Neyse, bunlar başka konular...

Üstelik izleyene “meğer ne kolaymış” dedirterek...

Zaha attığı golle; Dries Mertens, Casemiro gibi bir deneyimi oyundan attırarak aldığı penaltıyla, ustalığın sıradan anlara nasıl değer kattığını, o anlardan sonra hayatın akışının nasıl tümden değişebildiğini gösterdiler. Usta olduğunuz sürece, yaşınız ya da aldığınız sürenin çok önemi yok. Zaten ustalık bence, bildiğini yapmak, yaptığını bilmektir. Başkalarının bir türlü yapamadığını, her fırsat bulduğunda aynı düzeyde yapabilmektir. Üstelik izleyene “meğer ne kolaymış” dedirterek...

İlgini Çekebilir
Galatasaray taraftarı Old Trafford'da yasağı nasıl deldi? İngilizler zaafiyet bulamadı
Habere Git

Sacha Boey’i anmamak mümkün değil

Barış Alper’in kendi tarzında mükemmel bir kanat oyuncusu olduğunu düşünüyorum; buna bek pozisyonu da dahil. Özellikle üçlü defans oynanacak zamanlarda, ideal bir sağ -hatta sol- kanat oyuncusunda olması gereken tempo kendisinde fazlasıyla var. Tabii tempo deyince Sacha Boey’i anmamak mümkün değil. Artık geriye çok çabuk dönüyor, ikinci yarıda bu şekilde Bruno Fernandes’in golüne engel oldu; maç sonunda hala sağ kanattan atağa kalkıp tehlike yaratıyordu.

Penaltı kaçıran Icardi, ince paslarla gol hazırlayan Icardi

Icardi gerçekten özgün bir kişilik, aynı maçın içinde bile bize farklı Icardi’ler sunuyor. Penaltı kaçıran Icardi, ince paslarla gol hazırlayan Icardi, defansta kritik müdahalelerle gol kurtaran Icardi, soğukkanlı son vuruşuyla golüne kavuşan Icardi. Yalnızca bedeniyle değil, beyniyle, ruhuyla sahada olan Icardi’nin takımının galibiyeti için ceplerinde gol dışında da sürprizleri var.

Hayal ettiklerimiz gerçekleşecek

Okan Buruk’un, fazla temkinli ve maçlardaki gidişata geç müdahale eden bir teknik direktör olduğu söyleniyor; zaman zaman bu konularda elimize kanıt da veriyor. Yine de başka özelliklerini belirtmenin zamanı geldi; artık Okan Buruk iki farklı takımla Manchester United’i yenmiş bir hoca. Lucas Torreira, Kaan Ayhan ikilisi maç öncesi neler hayal ettirdi, bilmiyorum. Herhalde atan, attıran bir orta sahadan çok, karşılayan, durduran bir orta saha... Buna rağmen özellikle ilk yarıdaki Manchester United atakları ve yenen ilk gol, Galatasaray’ın başa baş oynama tercihinin yansımasıydı. Galatasaray, Old Trafford deplasmanında bu tercihi yapmanın bedelini yediği golle ödedi ama hızlı gelen beraberlik golü de bu tercihin karşılığıydı. İnanıyorum ki Okan Buruk kadrosu tamamen hazır oldukça, bizim hayal ettiklerimizi ve rakiplerin beklemediğini gerçekleştirmeye devam edecek.

Teşekkürler Galatasaray; sahnelediğin “neden olmasın!” oyununu beğendik, Şampiyonlar Ligi yürüyüşün uzun olsun.

Senin için hazırladığımız haberler