MLS'te bu hafta oynanacak maçların iddaa yorumları

15.03.2019 - 17:08 | Son Güncellenme: 15.03.2019 - 20:08

MLS'te bu hafta oynanacak maçların iddaa yorumları aranmakta. Bahisseverler, MLS maç tahminleri hakkında araştırma yapıyor. Amerika Ligi, taraftarların favori bahis sitesi Tuttur.com’da.

MLS'te bu hafta oynanacak maçların iddaa yorumları
Ligde ilk 2 haftayı geride bıraktık. MLS dinamikleri sebebiyle ligin gidişatını ilk haftalardan anlamak pek mümkün olmuyor. Avrupa’da transfer dönemi kapandıktan sonra kısa dönem kontratlarla lige gelen oyuncular, sezonun ilk haftaları 3 günde 1 CONCACAF Şampiyonlar Ligi oynayan takımlar ve lige yeni eklenen ekipler derken gündemin oldukça yoğun olduğunu söyleyebiliriz. Zaten MLS’te playoff sistemi uygulandığı için de normal sezonun önemi her zaman tartışılır boyutta. 2016 yılında Seattle’ın kendini son anda playoffa atıp şampiyon olması ya da New York Red Bulls takımının normal sezonu lider tamamlayıp geçen sene 3 kupadan da 1’er gol farkla elenmesi aklıma ilk gelen örneklerden. Yine de 2 maçın ardından Kansas, Seattle, Los Angeles FC üçlüsünün ön plana çıktığını söylemek yanlış olmaz. Atlanta, ikinci hafta maç yapmayan New York Red Bulls, Columbus, ve DC United da hala zirvenin en önemli adayları olarak gözüküyor.Bu hafta ligde birbirine denk takımların mücadelesi yaşanacak o yüzden oldukça hareketli bir hafta izleyeceğiz. MLS modern liglere kıyasla ev sahibi takımların daha ezici bir üstünlük sağladığı ve maçların daha gollü geçtiği bir lig. Ayrıca bireysel hatalar da ön plana çıkıyor zaman zaman. Bu sebeple kağıt üzerinde güçlü gözüken deplasman takımlarının ayağı sık sık takılıyor. Maçlara kısaca bir göz atalım:

Chicago v Seattle

Chicago kadrosundaki Schweinsteiger, Gaitan ve Nikolics’e rağmen bu sezon için fazla umut vaat etmiyordu, lige de öyle başladılar. Yeni transferlerin bir şekilde sisteme tam olarak oturmasından başka çareleri kalmayacak gibi gözüküyor playoff için. Özellikle Nikolics oldukça formsuz başladı ve aslında çok daha yüksek olan potansiyel hücum güçleri zayıf gözüküyor. 2 maçta 2 gol atmış olsalar da LA Galaxy ve Orlando ligin kötü savunmalarına sahip iki takımı zaten. Seattle ise son yıllarda olduğu gibi bu sene de ligin favorilerinden ve lige de 2 rahat galibiyetle başladılar; fakat enteresan bir istatistik var Seattle ile ilgili. Geçtiğimiz sezon Seattle iyi oynadığı 22 maçta 48 puan toplarken formsuz gözüktüğü maçlarda 15 maçta 14 puanda kaldı. Ve formsuz oldukları maçlar tamamen deplasman maçları değildi. Yine de iyi haber, uzun yıllar sonra lige Şampiyonlar Ligi maçları ile başlamadılar ve daha hazırlar. Geçen hafta da maçı 8. dakikada bitirip aktif dinlenmeye geçtiler.

Columbus v Dallas

Ligin zevkli futbol oynayan ekiplerinden olan Columbus, ilk defa deplasmana gidecek Dallas’ı ağırlıyor. Columbus oldukça baskılı oynayan, hücum hattında Beşiktaş’tan hatırladığımız Higuain ve Milli Takım forveti Zardes ile gole oldukça yakın bir taraf kendi evinde. Ne yaptığını bildiklerini söyleyebilirim. Bu eşleşmede konuşulması gereken taraf olan Dallas ise özellikle son 2 sezon büyük hayal kırıklığı yaşattıktan sonra kadrosundaki önemli oyunculardan da kaybetti. Yine de son 5 sezonda 4 kez playoff yapmış bir takımdan bahsediyoruz, hedefleri kendilerini orta sıralardan playoffa atmak olacak. İlk iki maç tatmin edici futbol oynasalar da nispeten zayıf rakiplere karşı (New England ve Zlatan’sız Galaxy) evlerinde alınan galibiyetler deplasman oyunları için bir ipucu vermiyor.

Houston v Vancouver

Houston total futbolun hiçbir gerekliliğini yerine getirmeyen oldukça hücumcu ve arkada boş alanlar bırakan 4-3-3’ü uzun yıllardır oynayan bir ekip. Öndeki üçlü önceki yıllara nazaran daha zayıf olsa da hala oldukça tehlikeliler. Kendi evlerinde güçsüz takımları gole boğma ihtimalleri her zaman yüksek. Hafta içi fazla da iddiaları kalmayan maçta Şampiyonlar Ligi’nden elendiler. Vancouver ise tam bir kapalı kutu. Geçen sezon beklentilerin altında kalmaları bir yana, sezon sonu tüm takımın ve hatta teknik ekibin birbirinden şikayetçi olması takımı gerçekten kaosa sürüklemişti. Sezonu nasıl açacaklarını ve ne hedeflediklerini kimse bilmiyordu; fakat iki maçı da kaybetmelerine rağmen özellikle deplasmanda kaybettikleri 1-0’lık maçta Real Salt Lake’e oranla çok daha iyi oynadıklarını söyleyebilirim. Vancouver bu maç irade koyarak kamuoyunu şaşırtmak istiyor. Yeni transfer Ali Adnan’ın oynayıp oynamayacağı şu an için belli değil.

New York Red Bulls v San Jose

 NYRB travmatik sezonun ardından Şampiyonlar Ligi’nden de yıkıcı bir şekilde elendi. Evinde 2-0 kaybettiği maçın rövanşında 2-0’ı bulup son 20 dakika 4 gol yiyerek ağır bir yenilgi alan takımda keyiflerin kaçık olduğu söylenebilir. Böyle bir haftada daha iyi bir rakip bulamazlardı muhtemelen. San Jose 2 maçta 5 gol yiyerek S.O.S. veriyor, oynanan futbol da kimseye ışık vermiyor. Kadrodaki veteran oyuncular puan almalarına yeterli olamadı ve playoff yapmak için umutları evlerinde olabildiğince maç kazanmak. Deplasmanda alınacak her puanı ekstra gördüklerini söylemek mümkün şu noktada.

Orlando v Montreal

Orlando ligin en istikrarsız takımlarından. Sürekli önemli parçaları kaybedip yeniden toparlamak zorunda kalırken savunmayı oturtamayıp hücum sistemini de bozuyorlar. Nani transferi olmasaydı oldukça sönük bir sezon bekliyorduk fakat MLS kalitesinin çok üstünde bir yetenekten bahsediyoruz. Nani, eğer Fenerbahçe’de oynadığı iştahla oynarsa yeteneği Orlando’ya içerde kazandıracağı maçlarla playoffa sokmaya yetecek gibi. Montreal içinse tahmin yapmak şu aşamada güç. Urruti ve Piatti form tutmalı, takımın geri kalanı da işini iyi yapmalı ki Montreal playoff görebilsin.

DC vs Salt Lake

Rooney geçen sezon devre arasında geldikten sonra DC United’ın sistemi iyice oturdu. Önde baskılı ve akıcı bir 4-2-3-1 oynayan takımın öndeki dört oyuncusu da çok tehlikeli; hatta ilk 2 hafta itibariyle Rooney en zayıf halka olarak gözüküyordu. Öte yandan sezon uzun ve Rooney’in erken form tutmasına da gerek yok, bu NBA’de alışık olduğumuz bir durum. Belli yaşın üzerindeki oyuncular sezon sonuna doğru vites yükseltiyor zira alınan tüm puanlar eşit derecede öneme sahip değil bu ligde. İlk maçta son şampiyona göz açtırmayan DC karşısında Salt Lake ne yapabilir derseniz, şüphelerim olduğunu söyleyebilirim. Genç bir takım ve önemli hücum silahlarına sahip olsalar da Houston deplasmanındaki iyi oyun sonrası içeride Vancouver’a karşı oldukça zayıf futbol beni RSL’i birkaç hafta daha beklemeye itiyor.

LA Galaxy – Minnesota

LA Galaxy sezonun en çok konuşulan takımı. Bu durum şaşırtıcı değil çünkü Galaxy Zlatan gibi bir yıldızı barındırıyor. Ayrıca LA medyasının gücünü de bilmeyen yok. Fakat Galaxy benim favorilerim arasında yok. Zaten düşünüldüğü gibi dominant bir takım olamayacaklarını ilk maçlarda da gördük. Takımın savunması birkaç sezondur evlere şenlik. Sezon öncesi bir Giovani dos Santos krizi de yaşanınca problemler arttı. Bu maç öncesi takımın en önemli iki hücumcusu Zlatan ve Allessandrini antrenmanlara katılmamaya devam ettiler. Minnesota ise beklentileri tepetaklak ederek 2 galibiyet ile sezona başladı. Camia bu sezon kesinlikle playoff yapmak istiyor ve ben de bu takımı heyecanla takip etmeye karar verdim. LA deplasmanı bu sezonki en zorlu karşılaşmaları olacak ve kendilerini test etmeleri için de iyi bir sınav gibi gözüküyor. Sezonun heyecanlı maçlarından birini izleyeceğiz.

New York City v Los Angeles FC

NYCFC lige giriş yaptığı kalitesinden uzak fakat hala önemli bir takım. DC United baskısına ilk 20 dakika dayanamayıp geçtiğimiz hafta 1 puanı zor kurtarmıştı. Öte yandan maçta 30 şut olmasına rağmen 0-0 bitmesi de kalecilerin damga vurduğunu söylemek için yeterli olmalı. Beni en çok heyecanlandıran ekip olan LAFC ise ilk 2 hafta öyle yüksek tempolu bir oyun oynadı ki şimdiden şampiyonluk favorilerinden biri haline geldi. LAFC’nin bu yükselişi bana son şampiyon Atlanta’yı hatırlatıyor. Camiadaki hava, ön alanda oynanan oyun ve yetenekli oyuncular sebebiyle LAFC’nin hiçbir maçının kaçırılmaması gerekiyor bence. İlk deplasman sınavını verecekler ve neler olacağını çok merak ediyorum. MLS’te normal sezonu üstte bitirmenin sırrı deplasmanda birkaç galibiyet çıkarmaktan geçiyor.

Cincinnati v Portland

Ligin yeni ekibi geçen hafta son şampiyon Atlanta’dan 1 puanı 86’da gelen golle aldığında sezonun en flaş sonucuna imza atmış oldu. İlk hafta ise Seattle’a deplasmanda kaybetmelerine rağmen ilk golü bulmuşlardı. Bu iyi niyetli ekip seyircisiyle buluşacak ve çok güzel bir atmosfer olacağına şüphem yok. Fakat playoff takımı olup olamayacaklarını kestirmek çok güç. Daha iyi savunma yapmalı ve daha sakin oynamalılar. Portland ise efsane karlı maçta 3-3’ü kurtardıktan sonra Los Angeles’tan 4 gol yiyerek uğurlandı. Kadroları iyi. Bu takımın geçen sezon MLS finalinde oynadığını kimse unutmamalı. Fikstürün heyecanlı maçlarında biri olacak.

Atlanta v Philadelphia

Atlanta hakkında ayrı bir dosya açmak gerekiyor. 2 yıl boyunca üstüne koyan bir takım, gelen şampiyonluk ve ligin en değerli oyuncusu Almiron’un rekor ücretle Newcastle United’a transferi, teknik direktör Tata’nın görevi bırakması sonrasında Frank de Boer’in gelişiyle 3-4-3’e dönülmesi, Almiron’un boşluğunu doldurmak üzere yine rekor ücretle gelen Pity Martinez’in hayal kırıklıkları ve Şampiyonlar Ligi’nden elenirken ağızlarda kötü bir tat kalması…. Bireysel olarak bakıldığında hücum kalitesi en yüksek takım ligde ama bir şeyler iyi gitmiyor şu anda. Atlanta bu maç sınırlı bir rotasyon yapabilir fakat mutlaka kazanmak istiyorlar. Philadelphia ligin yetenek ortalamasının altında kalan iyi niyetli bir takım. Açık bir oyun oynuyorlar. Üzerlerinden baskı olmayan maçlarda sürpriz sonuçlar çıkarabileceklerini düşünüyorum ama Philadelphia için fikstürdeki tüm maçlar zor geçecek gibi duruyor.

Toronto FC v New England

İkinci haftayı dinlenerek geçiren Toronto, Giovinco’yu kaybetmesine rağmen ligin en tecrübeli ve oturaklı takımlarından biri olmayı sürdürüyor. İlk hafta deplasmanda Philadelphia’yı takımın efsanesi Bradley’ini 2 gollük katkısıyla 3-1 yendiler. Orta sahayı kalabalık tutan oyunları ve yerleşmiş sistemleri sayesinde hücum repertuarları oldukça geniş ve harala gürele bir futbol oynamıyorlar, Houston veya Orlando gibi. New England ise kötü bir sezonun ardından antrenör –eski Galatasaraylı- Friedel’a bir şans daha verdi. Takım yıldız oyuncu barındırmayan az sayıdaki takımlardan biri. İlk hafta hakem skandallarının damga vurduğu maçta Dallas deplasmanından puan çıkardılar ama Columbus’a karşı takke düştü diyebiliriz.

Colorado v Kansas

Kei Kamara’nın hala çok tehlikeli bir hücum silahi olması gerçeği haricinde Colorado ile kafamda hiçbir şey netleşmiş değil. Karlı maçın bize done vermemesi ve Seattle deplasmanında da 8 dakika içerisinde 2-0’la teslim olmaları neticesinde Colorado ile ilgili soru işaretleri duruyor kafamda. Playoff potasına girip giremeyeceklerinin sinyallerini birkaç haftadan önce alacağımızı da düşünmüyorum. Atlanta kağıt üzerinde son şampiyon gözükse de normal sezonun benim için en büyük favorilerinden biri ise kesinlikle Kansas. Kadrosu yıldızlarla dolu olduğu için değil istikrar abidesi bir takım yarattıkları için söylüyorum bunu. Kadro kalitesi de 22 kişinin neredeyse aynı seviyede olduğu yegane MLS kadrosu. Şampiyonlar Ligi’nden dönüyorlar; fakat bu eminim ki taraftarları da hiç endişelendirmiyordur. Net bir santrfor çıkaramadıkları için bu sezon, 4-3-3’ten vazgeçme noktasındalar ama takım ne yapacağını o kadar iyi biliyor ki sayılar kağıt üzerinde kalıyor gibi. Son olarak Kansas’ın geçen sezon deplasman performansının da oldukça görkemli olduğunu hatırlatmam gerekiyor.

Tahminler:

 
Bu hafta ilk iki haftaya göre daha ortada ve sürprize açık maçlar bekliyor. Bahisseverlerin MLS’in “ev sahibi kazanır” ve “karşılıklı gol olur” yatkınlığını düşünerek fikstürde seçtiğim maçlara yoğunlaşmaları gerektiğini söyleyebilirim. Haftanın ideal tahminleri şu şekilde olabilir:
Chicago – Seattle 02ÇŞ
Columbus – Dallas MS1
Houston – Vancouver 2.5 üst
NYRB – San Jose MS1
Atlanta – Philadelphia MS1
Toronto – New England MS1
 
Derleyen: Süleyman Akçıl
Senin için hazırladığımız haberler