Sakin Olmanın Önemi! Ahmet Çakır yazdı...

09.12.2018 - 21:31 | Son Güncellenme: 09.12.2018 - 21:31

Bunu Radyospor’da birkaç kez anlatmak zorunda kaldım; Burada bir de yazılı olarak aktarayım: Fenerbahçe maçı sonrasında herkes sükunetle soyunma odalarına gitse, Galatasaray şu anda çok daha iyi durumda olmaz mıydı?

Peki o zaman, o dizginlenemez öfke ve sonrasında yeldeğirmenlerine saldırmaktan farkı olmayan mücadeleyle ne elde edildi? Galatasaray’ın hangi hakkı savunuldu? Aradan geçen zaman içinde hangi amaca ve hedefe ulaşılabildi?

Evet, Süper Kupa maçından bu yana Galatasaray’la ilgili hakem kararları ve TFF’nin bazı uygulamalarıyla ilgili sıkıntılar vardı. Ancak bununla mücadelenin yolu başka olmalıydı. Bunca yıldır bu işlerin içinde bulunan insanlar, böyle bir mücadeleden hiçbir sonuç alınamayacağını, tam tersine bunların kendi kalenize gol olarak geri döneceğini bilmezler mi?

Fenerbahçe maçı sonrasında ortaya çıkan öfkenin asıl nedeninin başka olduğunu pek çok yorumcu arkadaşımız değerlendirdi. Galatasaray’ın sezon başı çalışmalarının yeterince iyi geçmediği, takımın belini büken sakatlıkların büyük bir bölümünün bundan kaynaklandığı da ileri sürüldü. Bunların üzerine, ligin dibindeki takımların bile rahatça yenebildiği Fenerbahçe karşısında yenilgiden zor kurtulma bunalımı eklenince bir patlama yaşandı. O patlama da herkesten çok Galatasaray’a zarar verdi.

Hakemlerimiz melek değil. VAR’a karşın yapılan hatalara inanmak zor. Son 3 maçın da sonucu hakemler tarafından değiştirildi. Doğru kararlarla Cim Bom, Beşiktaş maçını bile kazanabilirdi. Beşiktaş’ın penaltı öncesindeki çiftvuruşunun uydurma olduğu, Galatasaray’ın da iki penaltısının verilmediği değerlendirmesini hemen tüm yorumcular yaptı.

Peki, bütün bunların Galatasaray’a yararı ne? Tam tersine, sadece M. Başakşehir ile yarışarak güle oynaya elde edilebilecek bir şampiyonluk uçup gitmiş gibi görünüyor. Hala bir şans yok değil fakat 15 maçta elde edilebilen 25 puanla geçen sezonlarda ligin ortalarında yer alabilirdiniz. Bu ve başka gerçekleri görmezden gelemezsiniz.

Sadece Fenerbahçe maçı sonrasında değil sezonun şu ana kadar olan bölümünde Galatasaray hemen hiçbir şey oynamadı. Belki Lokomotiv Moskova maçı ayrı tutulabilir ama tam kadro denilebilecek şekilde çıkılan maçlarda da takımın hali felaketti. 4-0’lık Trabzonspor, 3-0’lık Akhisarspor yenilgilerini unutmak mümkün mü?

Evet, Gomis’in satılmış olması çok ciddi bir sorun. İyi de Galatasaray hala 95 milyon Euro ile ligin en pahalı kadrosuna sahip. Bunların büyük bir bölümünden yararlanamama kusurun kimde olduğu konusuna daha ciddi yaklaşmak gerek. Oyuncularınızı TFF mi sakatladı? Cezalar durup dururken mi verildi? O maç sonrasındaki olaylara karışmamak mümkün değil miydi?

Yazılıp konuşulanların yüzde 90’ının ‘boş laf’ hükmünde olduğu futbol dünyasında 40 yılı aşan deneyimimle şunu öğrendim: Hırsınıza kimse birşey diyemez ancak öfkeyle elde edebileceğiniz hiçbirşey yok! Tam tersine, başarı için sakin ve akıllı hareket etmelisiniz… Derbi maçlar için de bir yığın gereksiz laf edilir. İçlerinde tek ele gelir olanı budur: Sakin kalabilmek bu maçların kazanılmasındaki en büyük etkendir.

Biz Fatih Terim’i artık bir futbol bilgesi gibi görmek istiyoruz. Bugüne kadar yaptıkları ve görüp geçirdikleriyle artık böyle bir mertebeyi haketti. Bundan çok daha ağır sorun ve sıkıntılar karşısında bile sukünetini koruyabilmeli. Çünkü gerek futbolculuğu, gerekse teknik adamlığı döneminde bu tür tepkilerin asla iyi sonuç vermediğini defalarca gördü ve yaşadı. Üstelik atalarımız da boşuna dememiş, “Keskin sirke küpüne zarar” diye, Hadi ona aldırmasanız bile “Öfkeyle kalkan zararla oturur” sözünü dinleseniz nasıl olur?

Siz öfkeli olduğunuzda bundan oyuncularınız da etkileniyor. A. Konyaspor maçında Serdar Aziz’in sarı kart bile görmeyeceği pozisyonda hakeme top atarak 3 maç ceza alışı, akılalmaz bir sorumsuzluk örneğiydi. Nitekim sonrasında kaybedilen puanlarda kesinlikle bu oyuncunun yokluğunun önemli bir payı vardı. Ayrıca, kulübün disiplin talimatı gereğince bu oyuncuya çok şiddetli bir ceza verilmeliydi. Böyle bir şey kimsenin aklına bile gelmedi. Varsa yoksa penaltı tartışmasıyla saha dışı gündem bataklığına düşüldü.

Şunu da biliyoruz: Hakem hataları ve VAR maskaralıkları işin görünen yüzü. Ortada çok daha büyük bir oyun var. O oyunun içinde de bir yığın tuzak bulunuyor. Fatih Terim bu tuzaklardan birinin içine balıklama atladı ve nasıl çıkabileceğini kendisi de kestiremiyor. Lokomotiv maçı sonrasında sadece Ocak’taki değil Temmuz’daki transferlerden sözetmiş olması, kendisinin de birşeylerden umudunu kestiğini gösterir gibi. Ayrıca, Galatasaray formasını giymenin önemini ve değerini her fırsatta dile getirirken, mesaj vermeye çalıştığı oyuncuların da buna hiç mi hiç kulak asmadığı ortada.

Dolayısıyla nasıl yapacaklarını bilemem ama Galatasaray’ın bir an önce şu içinde yaşadığı saha dışı bataklığından kurtulması gerekiyor. Yoksa daha kötü günler kapıda.

AHMET ÇAKIR

Senin için hazırladığımız haberler