Fatih Altaylı, Bloomberg HT'de Fatih Kuşçu'nun sunumuyla yayınlanan "Spor Saati" programında spor gündemine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Altaylı, "Aziz Yıldırım'ın spor alanlarına girmesi tehlikeli" dedi
"Aziz Yıldırım'ın spor alanlarına girmesi tehlikeli"
Bloomberg HT'de Fatih Kuşçu'nun sunumuyla yayınlanan "Spor Saati" programının yorumcusu Fatih Altaylı, spor gündemini yorumladı. İşte Altaylı'nın açıklamaları:
Güreşte kazanılan madalyalar
"Rıza Kayaalp, iki olimpiyat daha görür' demişler, peki güreş iki olimpiyat daha görür mü? İki olimpiyat önce az kalsın çıkarıyorlardı, çıkardılar hatta sonra geri aldılar. Açık söyleyeyim güreş hoş bir şeydir, güzel bir şeydir ama açıkçası ata sporu, Türklere yakışan bir şey ama dört dörtlük bir spor olarak görmüyorum. Seyir zevki diye bir şey kalmadı. Grekoromeni oldum olası zaten anlamamışımdır, sevmemişimdir. Ben bu güreşi, çok da gurur duyduğumuz bir spor olarak görmüyorum. Kimse kusura bakmasın. Dünyada da zaten o popüler sporlar arasında değil. Atıyorum güreşte 4 madalya yerine atletizmde 1 madalyayı tercih ederim. Bazıları da diyebilir ki, 'Sen ne biçim konuşuyorsun.' Ben bu biçim konuşuyorum kardeşim, çünkü ben biçimsiz bir adamım zaten. Abuk subuk laflar etmeyi seven bir adamım ama işin doğrusu da bu yani. Güreş, Kırkpınar'da falan güzel, geleneksel bir şey... Salonlarda kaç kişi seyrediyor? Kaç para vermiş sponsorlar, kaç kişi izlemiş dünyada? Bakmak lazım. Şimdi diyeceksin ki 'Sen yine kaşınıyorsun. Seni ipe çekecekler.' Beni zaten ipe çekiyorlar, ipten sallayıp bir daha çekiyorlar, o yüzden hiçbir şey umrumda değil. Ben bunu böyle düşünüyorum, böyle olduğuna inanıyorum, haklı olduğumu da biliyorum."
Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi
"90 dakika savunma yaparlar, arada bir tane gol kastırmaya çalışırlar' dedim. Yüzde 75 tahminim doğru tuttu. Ben Fenerbahçe'nin bu kadar çok pozisyon vereceğini düşünmüyordum. Ama bir beki yok, bir beki yer değiştirmiş, orta sahada da Mehmet Topal olmayınca, hocanın tercihi de yanlış bana göre, öyle olunca bolca pozisyon verdiler. Buna rağmen yemediler, 45'e kadar yemediler. 7-8 tane yüzde 100'lük pozisyonu kaçırdılar. Fenerbahçe yine beni yanılttı. Kastırır bir gol diyordum, kastırmadı, kastırttı. Beşiktaş'a kendine gol attırdı. 9 kişi kalmıştı, gol atacak hali de kalmamıştı, 'Bari Beşiktaş kendine atsın' dediler. Muazzam bir hatalar silsilesi. Marcelo'nun hatası, o topun gelmesine izin verilmesi, kalecinin hatası..."
"Volkan'a oturup kalkıp dua etsinler"
"O emeğin karşılığı için ne yazık ki diyorum. Beşiktaş'ın yüzde 1 milyon hakkı maç ama Fenerbahçe de 9 canlı bir takımmış. Volkan'a da oturup kalkıp dua etsinler. Volkan olmasa maç bambaşka olurdu. Dün televizyonda seyrediyorum, Quaresma'yı maçın adamı seçtiler. Sıfır katılıyorum sıfır. Quaresma maçın adamı falan değil kardeşim. Maçın adamı sabahtan akşama kadar Volkan. Çünkü maçın sonucunu değiştiren o. Quaresma'yı yere göğe koyamıyorlar... Kardeşim Quaresma, Beşiktaş'ta hangi mevkiide oynuyor? Beşiktaş gibi iyi hücum yaptığı söylenen bir takımın forveti bir sezon boyunca kaç gol atmalı mesela? Bu çocuk kaç gol attı? Benim bildiğim 1. Toplam 6-7 galiba. Ligde yanlış hatırlamıyorsam 1. Asisti falan var da dünkü maçta Quaresma'nın 3 tane kabak gibi pozisyonu var. Peki bunları atamıyorsan, neyi atacaksın? Maçın adamı olman için bu maçı koparman lazım senin. Maçı koparamayan Quaresma, kopartmayan Volkan. Bana göre maçın adamı Volkan. İki türlü adamı. Maçın rezilliğinin de adamı Volkan. Çünkü böyle bir şeyi ben hayatımda görmedim. Quaresma'nın 12 asisti varmış, peki beğenmediğimiz, dökülen, takımına sorun yaratan, karaktersiz olan, Galatasaray'ı yakan, yıkan, bitiren Sneijder'ın kaç asisti var? 6 gol, 13 asist. Asist kralı... Yani demek ki Quaresma'da öyle acayip bir şey yok. Niyeyse artistlik sevenler, geliyor böyle trivela, mrivela yapıyor... Bunlar onu maçın adamı yapmaz, dünkü maçın adamı hiç yapmaz. 'Quaresma'yı seyretmekten hoşlanmıyorum' diye bir laf etmiyorum, 'Quaresma kötü bir futbolcu' falan da demiyorum ama şampiyonluk yoluna giren bir takımda maçın adamı olacaksan senin o maçı koparacak bir şey yapman lazım.Maçı koparamayan Quaresma yerine maçı koparttırmayan Volkan, daha maçın adamıdır. Ben diyorum ki 'Türkiye'de spor yazarları bir halttan anlamıyorlar.' Millet bana diyor ya; 'Sen spor yazarı mısın? Sen git siyaset yaz, siyaset yazma', hatta ben olmayayım diyenler de var ama ben söylüyorum Türkiye'de spor yazarı falan yok. Herkes aman onu kızdırmayayım, aman buna bozulmayayım, aman ondan bilmem ne yapmayayım... İdare-i maslahat... Böyle gidiyorlar."
Şenol Güneş'in maç sonu açıklamaları
"Doğru şampiyonluğu kaybetmediler. Bunları etraftan gelen laflardan dolayı söylüyor. Maç sonrası yorumlar var, Fenerbahçeli futbolcuların söyledikleri var... Bunları söylemesi normal. Beşiktaş lider, 2 puan önde... Baktığınız zaman Beşiktaş'ın bir tane zor maçı var. Kasımpaşa maçı var. Diğerleri düşme hattındaki takımlarla. Başakşehir, Trabzon'a gidecek falan... Beşiktaş biraz daha rahat. Futbol bu, belli mi olur? En rahat olduğun maçta puan kaybedebiliyorsun, Gaziantep'e gibi... Osmanlıspor'un durumu ortada, sezonu bitirdi. Hocası ayrıldı falan filan."
"Galatasaray olmazsa Fenerbahçe şampiyon olsun"
"Yani Beşiktaş hala büyük favori. Olur mu şampiyon... Ben Beşiktaş'ın olmasını isterim. Niye Beşiktaş'ın olmasını isterim? Ne Beşiktaş, ne de Başakşehir takımları, babamın oğlu değil. Beni bunların şampiyon olması ilgilendirmiyor. Ama şu ilgilendiriyor; Beşiktaş'ın şampiyon olması daha fazla insanın mutlu olmasına sebebiyet verecek. Başakşehir şampiyon olursa Başakşehir çalışanları, belki futbolcuları... Onlardan bile çok emin olamayabilirim, belki Beşiktaşlılar vardır çünkü... Belediye çalışanları aldıkları ücret karşılığında bir sevinç gösterisi yapabilir belki. 50'şer lira, 100'er lira verip onları sokağa çıkarabilirler. Ama Beşiktaş şampiyon olursa koca bir semt sevinecek, Türkiye'de bir 7-8-10-15 artık kaç milyon bilmiyorum insan sevinecek. Formalar satılacak, televizyonda da program yapılacak, eğlenilecek, gülünecek. Biraz daha etkisi olacak. Beşiktaş'ın şampiyonluğu daha fazla insanı mutlu edecek. Bu yüzden 'İnşallah Beşiktaş şampiyon olur' diyorum. Yoksa banane, kim olursa olsun. Galatasaray olmadıktan sonra gerisi beni hiç ilgilendirmiyor. 'Rasyonel düşün' dersen bana, 'Galatasaray olmazsa Fenerbahçe olsun' derim. Çünkü bizim ikili bir rekabetimiz var. 'Bu ikili rekabette ya onlar olsun ya biz, araya da başkaları gelip de pastamızdan, ekmeğimizden çalmasınlar' derim. Ama bunu Galatasaraylı yönetici düşüncesi olarak söylüyorum. Gerçek duygularım böyle söylemez."
"Galatasaray'da yönetici yok"
"Galatasaraylı yöneticilerle ilgili hiçbir şey söyleyemeyiz kardeşim. Sebebini söyleyeyim, Galatasaray'da yönetici yok. Galatasaray yönetilmiyor. O yüzden Galatasaray'la ilgili söylenecek şeyler olabilir, Galatasaray'da o koltukları işgal eden vatandaş ve kardeşi ve akrabalarıyla ilgili konuşacak şey olabilir ama bunlara yönetici dersen eğer o zaman dünya çapında, çeşitli yerlerde yöneticilik yapan pek çok insana ağır bir hakaret etmiş olursun. Sana hakaret davası açarlar. Çünkü bunlara yönetici demek için buraya 2 bin şahit getirsen, o şahitlerin her birine para versen, ben onları yalancı şahitliğini 5 dakikada kanıtlarım."
"Van der Wiel'in aklı sevgilisinde mi acaba?"
"Şimdi bu Van der Wiel'le zaten bildiğim kadarıyla Fenerbahçe kavgalı. Yollamaya çalışıyorlar. 1-2 maçta da çok iyi performans sergilediğini gördüm ama Van der Wiel oynamıyor. Bilerek mi oynamıyor, istemeyerek mi oynamıyor, bilmiyorum. Acaba aklı nişanlısı mı, sevgilisi mi bir kız var onda mı? Kız da bir hayli güzel... Acaba çocuk onun peşinden koşmaktan futbol mu oynayamıyor, onu da bilmiyorum ama öyleyse suçlayamam çocuğu. Çünkü kız, Victoria Secret mankeni gibi bir şey yani. 23-25 yaşındaki bir çocuğun da kafası orada olabilir ama boşu boşuna Fenerbahçe'den para alması yazık olur. Fenerbahçe'de Galatasaray'da olduğu gibi bazı oyuncularla problemler var. Aynı şey Beşiktaş'ta da var. Beşiktaş'ta da hoca çok önemli bir oyuncuyu sezon başından beri değerlendirmiyor. Dün de 5 dakika oynattı galiba. Gökhan İnler. Yani her takımda böyle bir takım sorunlu oyuncular var. Sorunlu ve maç eksiği olan oyuncuyu, haftalardır oynamamış oyuncuyu da kalkıp derbide oynatamazsın. Ben futbolla ilgili şunu düşünürüm; takımda biri yokken yerinde iyi oynayan birini alıp daha fazla risk almaktansa sadece bir kanatta risk almak daha iyidir. Üstelik de baktığın zaman Beşiktaş, Hasan Ali Kaldırım öbür tarafa gidince iyice rahatladı. İkinci yarı da Hasan Ali Kaldırım'ı yerine çekti, doğrusu da odur zaten. Hasan Ali sağdayken Babel pek aktif olamadı, oraya pas da gitmedi. 1-2 kere Babel gelmeye çalıştı, açıkçası gelemedi de. Hasan Ali orada kesti yani. 1 kere geldi. Bana sorarsan penaltıydı."
"FIRAT AYDINUS TUTARLI YÖNETMEDİ"
"İlk baştan Fırat Aydınus maçı ne şekilde yöneteceğini gösterdi, ilk Lens'e yapılan bir faul var, direkt sarı kart yani. Onu vermedi. Sonra Volkan'ın kırmızı kartını vermedi. Sonra Beşiktaş'ın kartlarını da vermedi. Tolgay kırmızı kart görebilirdi, görseydi 'Niye kırmızı kart' denmezdi. Beşiktaş'a daha cimri davrandı kartlarda. Sonra Fenerbahçeli futbolcular bir zıvanadan çıktılar, maçın son 10 dakikasında. Futbolcular da itiraz etmedi, biliyorlar orada kırmızı kart olduğunu. Hakem sonucu çok etkiledi mi, etkilemedi mi, anlayamıyorsun. O da onun ustalığı, kaşarlanmış olmasından kaynaklanan bir şey. Ama bana sorarsan kötü maç yönetti. Türk hakemliği yerlerde sürünüyor mu? Bahsettiğin adamların önünde ne sıfatı kullanıyorsun? Hakem hocaları. Mersi, başka bir şey yok. Hakemin de bir tutarlılığı yok. Gol pozisyonunda ben bir şey görmedim."
EMENIKE'YE CEZA ÇIKMADI
"Benim esas takıldığım şu; geçen hafta ırkçı bir davranışta bulunan futbolcunun federasyondan hiçbir ceza almadan sahada olması benim çok ağrıma gitti. Kapatıldı, gitti konu. Dünyanın medeni hiçbir ülkesinde, futbolun futbol gibi oynandığı, FIFA'nın fair-play kurallarına, ırkçılık karşıtı kurallarına zerre saygısı olan herhangi bir ülkede bu iş böyle kapanmazdı. Türkiye'de kapandı. İngiltere'de olsa İngiliz basını bunu hala yazıyordu, 'Federasyon yerden yere vurulurdu' diyeceğim ama gerek olmazdı, federasyon zaten gerekeni yapardı. Bizdeyse burnunu kapadı. Esas ben federasyona burnumu kapıyorum, federasyon esas pis kokuyor."
"CHEDJOU'YU PARIS'TE GÖRDÜM"
"Van der Wiel ve Neustadter bugün Paris'e gitmiş. Peki ben Paris'te kimi gördüm, Galatasaray Kasımpaşa'ya yenilirken? Chedjou'yu gördüm, Chedjou Paris'teydi. Serdar Aziz de mi Paris'teymiş? Ben onu görmedim. Ben seçimleri izlemeye gitmiştim, belki onlar da seçimleri izlemeye gitmiştir. Chedjou'yu gördüm, dün aynı uçakla geldik. Arda da sakat olduğu hafta buraya geliyor. Chedjou sakat mı, cezalı mı? Mesele o. Chedjou'yu en azından yedek kulübesine koyarsın değil mi? Ben Chedjou'ya kızmıyorum. Böyle bir maçı var Galatasaray'ın Kasımpaşa'yla ve sen Chedjou'yu kadroya bile almıyorsun. Bana garip gelen bu. Chedjou izinliyse, sakatsa istediği yere gider. Ama Chedjou'yu kadroda bile düşünmemek... 2 hafta önce banko kadroda, 2 hafta sonra kadroda bile yok. Ne oldu kardeşim?"
"PASSOLİG NİYE VAR?"
"Advocaat'ın açıklamaları satırı satırına doğru. İyi oynuyorsan gol de atacaksın. Kendi sahasında 5 bin kişiye oynuyor, dün tabii Beşiktaş'ın muhteşem seyircisini görünce adamın da hoşuna gitmiştir. Çünkü futbol o taraftarla güzel bir şey. Bir de ben şunu anlamıyorum; Galatasaray bu hafta seyircisiz oynadı. Passolig denen bir halt var, madem sen stadı komple kapatacaksın, bu Passolig'i bize niye zorla sattın kardeşim? O gün kim gürültü, patırtı yaptıysa, kim küfür ettiyse onları bul, onları at. Senede 3 bin dolar, 5 bin dolar, kimisi 100 bin dolar, 150 bin dolar verip koltuk alıyor, kimi loca alıyor... Atıyorum senede locaya 100 bin dolar veriyorsan, 20 tane de maç oynuyorsan maç başına 5-6 bin dolar... Benim 5-6 bin dolar'lık şeyim gidiyor mesela loca alan birinin. Ya da koltuk alanın 200-300 dolar'ı gidiyor. Niye gitsin? Sen bu Passolig kartını verdin mi, bulacaksın kim suçluysa, onları sokmayacaksın. En kötü ihtimal 'O maça gelenler, gelemez bir dahaki maça' diyeceksin. Benim ne günahım var ya? O zaman Passolig'i alma. Suç bireysel bir şeydir. Banane, ben o maçta yoktum, vardım kötü tezahürat yapmadım, vardım küfür etmedim... Niye beni cezalandırıyorsun. Madem öyle niye Passolig denen bir saçmalığı bütün taraftarlara geçirdin. Mecbur muyuz biz almaya Passolig?"
TALISCA-VOLKAN DEMİREL
Ben maç esnasında ne olduğunu görmedim. Maçtan sonraki görüntülerde izledim. Ben sandım ki faul oldu, çaktırmadan dirsek attı, tekme attı, hakemin görmediği bir şey oldu. Çünkü Volkan'ın fazla sinirlendiğini gördüm. Meğerse adam şu parmak işaretini yapmış. Bu Türklere özgü bir hareket değil. Ben bu hareketi hayatımda kimseye yapmadım. Bizim hareketimiz bellidir. O yüzden bunu yapmanın bence bir mahsur yok. Bu Amerikan menşeili bir hareket midir, bilmiyorum. Orta parmak göstermiş. Volkan da buna çok sinirlenmiş. Sinirlenebilirsin, bunun cezasız kalmasına da sinirlenebilirsin. Ama bunun artık cılkını çıkardı, maç boyunca bunu yayamazsın. O zaman herkes yapar. Ne demek yani ? Talisca'yı kovalıyor, hakeme gidiyor, yan hakeme bir daha gidiyor... O andan itibaren maç sonuna kadar bununla uğraşıyor. Ve hakem buna seyirci kalıyor. Başta bir sarı kart gösterdi ama sonra saha içinde kovaladı, maç sonunda kovaladı, gitti Şenol Güneş'e. Tekme attı, tekme atarım; vurdu, ben de vururum; parmak işareti yaptı, ben de yaparım... Ve maç bittikten sonra daha vahimi şu; 'Dışarıda görüşeceğiz sonra' diyor. Ne oluyor? Ben birkaç hafta önce ne dedim bu Volkan için? 'Bu çocuk kendini mafya zannediyor' dedim. Gazetecilere falan da 'Seni evden aldırırım, karının koynundan çıkartırım' falan filan gibi laflar eden bir adam bu. Ama bu federasyon yüzünden bu da cezasız kalacak. O laf, basbayağı suç. Hem futbol suçu, hem normal suç. Tehdit var, şantaj var, her şey var işin içerisinde. Dört başı mamur suç. En azından dava açılır. Bundan hapis cezası çıkmaz ama 8 ay ceza çıkar, paraya çevrilir. Ama o bir kenara yazılır. Bir daha yaparken düşünürsün. Bunların hiçbiri olmayacak. Bu kapanacak, kalacak. Kabul edilebilir bir şey değil."
"AZİZ YILDIRIM'A 6222'DEN CEZA ÇIKMAZ"
"Ama ben Volkan'a kızmıyorum, bir laf vardır; 'İmam yellenirse, cemaat pisler.' Şimdi Volkan'ın imamı, salonda başkan dövüyor kardeşim. Salonda başkan dövüyor. Şunu da anlarım, o anda bir tartışma olmuştur, tokat atmıştır falan, üstüne yürümüştür... Sonra dersin ki; 'Kusuruma bakmayın, o an sinirlerime hakim olamadım, benim şekerim var, tansiyonum var' bir şey uydurursun... 'Kusura bakmayın' dersin,'Özür diliyorum, karşı başkandan da özür diliyorum, spor kamuoyundan da özür diliyorum.' Hayır, böyle yok, böyle yok... Volkan'ın imamı olan, Fenerbahçe Spor Kulübü başkanlığına hasbelkader oturup, orayı bilmem kaç senedir elinde tutan zat-ı muhterem diyor ki; 'Yaptım, yine yapacağım, daha da yapacağım.' Artık ayıp ya. Ne burası, eşkıyalık mı ya? Eşkıyalık mı bu? Şimdi Spor Bakanlığı demiş ki; '6222'den buna işlem yapılmalı.' İşin vahameti şu; 6222 sayılı yasayı hazırlayanlar bir başkanın, bir başka kulüp başkanını tribünde döveceğini akıllarına getirmemişler. Ben yasayı dünden beri okuyorum; orasından bakıyorum, burasından bakıyorum, bir türlü buna tam oturacak bir madde bulamıyorum. Eşyaya zarar vermek var ama adamı dövmekle ilgili doğru düzgün bir şey yok. 2 yıldan 6 yıla hapis cezası diyenler var ama ben şunu söylüyorum; 'Aziz Yıldırım, bu söylediklerinden sonra, bugüne kadar yaptıklarını bir kenara koy, 'ben bunları yapmaya devam edeceğim, görürsünüz bundan sonra, herkese anladığı dilden...' demiş, spor alanlarına girmesi tehlikeli."
"VOLKAN VE TALISCA CEZA ALMALI"
"Şenol Güneş de Advocaat da haklı. Volkan da Talisca da ceza almalı. Melo almadı mı, Van Persie almadı mı, Meireles almadı mı? Aldı. Talisca'nın da alması lazım. Net görüntü, hakem atlamış olabilir. Başakşehirliler de ceza aldı, sonra indirildi. Orada kavga yok, eşkıyalık var, birini kıstırıp dövüyorlar, güruh halinde dayak atma var. Meslektaşımız hakkını dava yoluyla arayacak. Uzatacaksın... Bazen bu uzatmak da sonuç getirmiyor. Zamanında ben böyle şikayetçi oldum, bir savcıya gittim. Savcı bana dedi ki; 'Ben o kulübün üyesiyim kardeşim.' Ben de dedim ki; 'O kulübü üyesi olmanız, benim hakkımı aramama engel olmamalı.' 'Olacak' dedi. İnanabiliyor musun? Sonra ben o savcıyı şikayet ettim. Ne çıktı, sıfır. Ama bence yine de adalete sığınsınlar, davalarını açsınlar. Biz de buradan kendi ölçümüzde bu işi takip edelim."
"BAHİS ŞİRKETİNİ LİGİN ADI YAPAMAZSIN"
"Bilyoner, zilyoner burada bundan bahsetme. Çünkü ben kumar sitelerinin, iddaa gibi meselelerin benim konuştuğum ortamlarda sporla bağdaştığını düşünmüyorum. O yüzden bunlardan ister sponsor olsunlar, ister mponsor olsunlar bahsetmemeyi tercih ediyorum. Niye dersen? Ben ligin adı olmasına da karşıyım. Sen bahis şirketini ligin resmi adı yapamazsın. Spor Toto Süper Lig bile az kabul edilebilir bir şey, o bile. Devlet kurum falan filan diye... Öbürlerini hiç kabul edemiyorum ben. Kusura bakmasınlar. Ben sporla bu işleri pek bir araya getirmekten yana değilim. Spor Toto, yine en azından kulüplere, tesislere, Spor Genel Müdürlüğü'ne bir katkısı var. Öbürleri nedir, ben bilmiyorum."
"RAKİP BAŞKANI TOKATLAYAMAZSIN"
"Yakın Doğu Üniversitesi'nin aynı zaman Fenerbahçe üyesi olan başkanı gelip 'Hoş geldiniz' demek istiyor. Aziz Yıldırım'ı tutuyorlar, o sırada basketbol şube sorumlusu olduğu söylenen biri, bu sefer o saldırıyor. Başkan da böyle kendini savunuyor. Çok acayip. İş mi bu? Fenerbahçe başkanı elbette her yere girer. Herhangi bir kulübün herhangi bir başkanı, kalkıp da rakip kulübün başkanını tokatlayamaz. Tabii ki maça girecek, şanla şerefle girecek, onurla girecek. Ama tokatlayamazsın kardeşim. Nedir bu ya? Böyle bir şey olabilir mi? Geçen gün Ertuğrul Özkök'le konuştuk, hatta bunu yazdı da galiba; 'Maçlarda o kadar sakin, ben bile daha çok heyecanlanıyorum, gayet sakin, göründüğü gibi değil' falan dedi. Şimdi şuna bak... Söylemek de istemiyorum, Aziz Bey'in babasının başına gelenleri düşününce Allah muhafaza diyorum, bir şey olabilir, genetik olarak böyle bir öfke meselesi olabilir, bilmiyorum ki... O zaman çok vahim sonuçlar ortaya çıkabilir. Ama Türk sporunda böyle bir davranış modelinin yeri yok. 6222 soruşturmasından bir şey çıkmayacak. Bununla ilgili bir suç tarifi yok. Kimsenin aklına gelmemiş herhalde böyle bir şey. Tanımlanmamış bu suç. Hukukçu değilim, bilmiyorum ama doğru bir şekilde açılırsa dava başkanlığı düşebilir."
GALATASARAY VE IGOR TUDOR'UN MAÇ SONU SÖZLERİ
"Tudor şunu demek istiyor, aslında bir noktada haklı da söyleyemiyor. 'Buradaki sorun hoca değil, buradaki sorun takım da değil, buradaki sorun yönetim' diyecek de diyemiyor. Takımda sorun var diyelim, geçen hafta 5 atarkan 'Mükemmel' dedin. Fenerbahçe karşısında yenilirken, 'Yenildik ama oyuncularımla gurur duyuyorum' dedin. Şimdi bu hafta 3-1 yenilince... Mesele şu; Galatasaray'da bir yönetim yok, Galatasaray'da bir yönetim anlayışı yok. Diyorlar ki; 'Oyuncuya dayalı düzen var.' Bazı takımlarda oyuncuya dayalı düzen olur, bazı takımlarda da ikisine bağlı takımlar olur. Oyuncuya bağlı düzen ne zaman vardı mesela Galatasaray'da? Hamza'nın şampiyon olduğunda vardı. Oyuncuya dayalıydı düzen ama bir başıbozukluğa dönüşmemişti. Niye? Çünkü Ali ve Abdurrahim gibi iki tane tecrübeli adam vardı orada. Bunlar bir harmoni yaratmıştı bundan ve takım şampiyon oldu. Yönetim bu harmoniyi yaratamadığı zaman... Mesela Fatih Terim'i düşün, Milan'dan kovuldu mu? Niye kovulduğunu hepimiz biliyor muyuz? Futbolcular istemedi, kazan kaldırdılar, 'Biz bu adamı istemiyoruz' dediler. Takım 100-150 milyon euro, hoca 1-1.5 milyon euro... Hangisinden vazgeçersin makul bir yöneticiysen? Hocadan vazgeçersin ama takımı da çeki düzenden uzak tutamazsın. Fakat bu başkan tutamıyor, bu başkanın kardeşi tutamıyor. Bilmiyorlar çünkü bu işi. Bu iş bir bilgi işidir, bir tecrübe işidir. Bunları bilmediğin zaman bir gün futbolculara gebe olursun, bir gün hocaya gebe olursun, bazen seyirciye gebe olursun ve ipin ucunu kaçırırsın. Bu daha önce de oldu. Ünal Aysal da Abdurrahim ve Ali'yi attı, yeni seçime gitti. Ondan sonra Galatasaray'da bütün düzen bozuldu. Ondan sonra Ünal Aysal bırakıp kaçtı, o bozuk düzen üzerine Duygu Yarsuvat başkan oldu. Ali ve Abdurrahim'i getirdi, onlar yine orada düzeni bir şekilde idare ettiler ve şampiyon oldular. Galatasaray başkanı, Galatasaray'ı bir faciaya götürüyor.
"GALATASARAY'DA KONGRE İÇİN İMZA TOPLANIYOR"
Galatasaray kongresi de imza topluyormuş, bazı gençler imza topluyormuş, eğer benim de imzamı istiyorlarsa kongre için seve seve veririm. Neredeyseler vereyim, ya da noterden yazıp yollayayım. Söylesinler bana yeter ki... Belirli sayıda imza toplanırsa seçime gidilebilir. Galatasaray her açıdan kötü yönetiliyor. İrfan Aktar'a 'Bir toplantı yap, bilenler gelsinler, eski başkanlar... Bir çeki düzen gelsin' dedik. İrfan Aktar, başkanla konuşmuş duyduğum kadarıyla, başkan böyle bir şeye gerek olmadığını söylemiş. İşin vahameti şurada; başkan durumun ne kadar kötü olduğunu bilmiyor. Mesela bu olaydan sonra Tudor'a yalvarmış, istifa etmesin diye. Ben başkan olsam Tudor'u kapının önüne koyarım. Galatasaray'da gizli-saklı bir şey olamaz. Bunu etik manada söylemiyorum. Tabii ki bazı şeyler gizli-saklı olur. Etik olarak söylemiyorum hukuksal anlamda söylüyorum. Eğer Galatasaray'da bir sorun varsa bunu gizli-saklı çözemezsiniz. Çünkü sizin bunu SPK'ya bildirme sorumluluğunuz var. KAP'a bildirme zorunluluğunuz var. Saklayamazsınız yatırımcıları etkileyecek şeyleri. Galatasaray'da yönetimlerin kaç teknik direktör değiştirdiğini gördün? Genelde Galatasaray'da 3 senede, 5 senede, 2 senede bir hoca değişikliği yaparlar. Ünal Aysal'dan beri 7. hoca. Futbolcu başarısız, hoca başarısız, yönetim başarılı. Diyelim ki bu futbolcuları bir şekilde attın. Bunların yerini dolduracak mali durumun var mı senin? Diyelim ki var, aynı sorunlar yine olmayacak mı? Bu yönetimle bu sorunlar her zaman olacak. Benim yönetime tavsiyem şu; kim gelirse gelsin; Tudor'la devam edecekseniz böyle pahalı bir takıma da gerek yok, genç bir takım kurun. Belli ki bu maya tutmayacak. Bu oyuncuların para edenlerini satın, etmeyenleri tutun. Tudor'u çekin kenara konuştun. Çünkü Tudor da bana sorarsan doğru düzgün bir adam değil. Ben şunu söylüyorum mesela; 'Sinan Gümüş'ü oynatmayan hoca, hoca değildir.' 'Yeni bir takım kuracağım' deyin, 'Bundan sonra gençlerle gideceğim' deyin, pahalı oyunculardan kurtulun. Galatasaray forması boşken bile, iyi bir yönetimle şampiyonluğa oynuyor. Bir tek bu yönetimle böyle 6, 7.'likleri görmeye başladık. 'Yeniden yapılanmaya gideceğim, bu arada mali durumu düzelteceğim' deyin." (HT Spor)