Dursun Özbek'ten çarpıcı açıklamalar!

AJANSSPOR - Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, NTV Spor'da yayınlanan %100 Futbol programına konuk oldu ve açıklamalarda bulundu.

Özbek'in sözlerinden Ajansspor.com'un derledikleri şöyle:

Gerçekten Östersunds’a elenmek Galatasaray’da travma yarattı. İki sene peş peşe ligde alınan, taraftarların kabul etmeyeceği sonuçlar bu tramvayı daha da derinleştirdi. Bundan çabuk çıkmak gerekiyordu. Neticede liglere kısa süre kalmıştı. Sezon Galatasaray’ın alışık olmadığı şekilde erken başladı. Bazı oyuncular 1 hafta-10 gün tatil yaparak geri döndüler. İyi olmayan bir dönemdi . Erken oynamamız, takımın iyi hazırlanamaması iyi bir durum değildi. Biz daha önce şu kararı almıştık, Galatasaray futbol takımı aynı iskeleti olan bir takım 5 senedir. 3 şampiyonluk ve kupalar almış. Doymuşluk, metal yorgunluğu hissediliyordu. Bunun üstesinden gelmemiz lazımdı. Takımın büyük oranda değişime tabi tutulması gerekiyordu. Artık taraftar ve camianın da gördüğü gibi, geçen iki yıldaki performansa bakınca oyuncular yorulmuşlardı. Yeni bir heyecan yaratacak, taraftarı stada çekecek hamle yapmamız lazımdı. Yaptık bunu. Gerçekten inanarak yaptık ama meyvesini toplamak başka bir şey. Çok iyi niyetli, hamleler yaparsınız istediğiniz sonucu alamazsınız, risk vardır. Hayatımda dünkü maç kadar heyecan duyduğum bir maç yoktu. Hislerimi tercüme edecek kelime bulamıyorum. Takımı görünce doğru iş yapmışız dedim. Haz, memnuniyet, coşku bambaşka bir şey. Parayla pulla olacak şeyler değil o hissi paylaşmak. Galatasaray olarak sezon transferlerini iyi yaptık. Eksikleri iyi tespit ettik. İlk maçta taraftarları memnun ettik. Çıtayı dün akşam çok yükselttik, artık çıtayı aşağıya düşüremeyeceklerini takıma söyledim. Antrenör ve oyunculara bunu söyledim. Dostça, barış içinde geçen bir lig olsun. Eminim geçen seneden daha iyi ve keyifli bir lig geçecek.

Galatasaray’da kimsenin birbirine öyle bir şey (kızdığını) söylemesine gerek yok. Birbirimizin yanından geçerken vücut diliniz her şeyi anlatıyor. Bu bir gerginlik, strese bağlı birikim sağlıyor. Kimseye öyle yapacaksın, şöyle yapacaksın demeye gerek yok.  Yeni oyuncular da Galatasaray'ın geçen sezonki performansını, travmayı, Östersunds'u hep biliyorlardı. Nisan-Mayıs aylarından önce transferlerle ilgili olarak adımlar attık.

Tudor’u devre arasında getirdik. Bir tek arzumuzu vardı. İş disiplini olan, ciddiyeti olan ve heyecanını sahaya yansıtan bir antrenör istedik. Bu kolay bir şey değil. Yüksek kariyerli antrenör bulabilirsiniz ama o heyecanı kaybetmiş olabilir. Tudor’da sizi etkileyen bir şey var. Enerjisini hissediyorsunuz. Kolunun altında iki üç topla geziyor. Motive oluyorsunuz konuşunca, o enerji size de yansıyor. Tudor’u suçlamak yanlış olur geçen sene için. Belli bir başarı seviyesinden kopmuş bir takımdı, iddiadan uzaklaşmış bir takımdı. Takım içinde belli bir uyum sorunu vardı. Tudor takımı cesaretle teslim aldı.

Takım yıllandıkça oyuncular kulübü çok sevse de farklı hisler ve davranışlar oluşuyor. 4-5 senedir takımda ve Galatasaray’ı çok seviyor. Bir işi çok sevince farklı hisler ortaya çıkabiliyor. Oyuncuya bağlı düzen kızdırıcı bir laf. Oyuncu eskidikçe kulüp ile olan ilişkisi farklı bir boyuta geliyor.  4-5 tane böyle futbolcu vardı. Kötü insan olduklarından değil. Bir hale geliyorlar ki alınan kararlarda bile yönetimle yarışma haline giriyorlar. Yönetimin işini zorlaştırıyorlar. Yollarımız ayırarak bu oyuncularla, yerlerine yeni oyuncular aldık. Bu oyuncular Tudor ile uyum sağlamışlardır. Tudor’un nasıl bir antrenör olduğunu gösteriyor. Çok az hoca 1-10 hafta içinde bu oyuncuları uyum içine getirebilir ve yönetebilir. Olayları teşhis ediyorsunuz, tespit ediyorsunuz ve çözüm üretiyorsunuz. Bağlantı var aralarında. Tespiti yapıyorsunuz. Hem böbrek ameliyatını, hem apandist ameliyatını, hem karaciğer ameliyatını aynı anda yapamazsınız. Oyuncu yapısını değiştirmek bir iki seferde yapılacak bir şey değil. Dönüşümü yapmak zaman isteyen bir şeydi Bir anda yapamazsınız. Sözleşmeler var elimizde, hemen yapın yapabiliyorsanız.

Diğer başkan arkadaşlara da telefon ediyorlar. Galatasaray'a ne oldu? Bu uçakları nasıl indiriyorsun?" Muhalefet de çok yükleniyor bana. “Riva’yı sattı, futbolculara yatırdı parayı” gibi mesnetsiz yorumlar var. Transferi yaparken bonservis birinci maliyet. İkinci maliyet; bu insanlara maaş ödenecek, prim ödenecek. Bir de stopaj yatıracaksın. UEFA Finansal Fair Play kurallarına da uyacaksın. 18 milyon euroya yakın futbolcu sattık, yüzde 90’ı peşin aldık. 5-6 milyon euroluk gönderme de yapacağız. Bizim oyuncular için ödediğimiz bonservis 34 milyon euro. 16 milyon euro farkla yeni takımı kurduk. 10 milyon euro demiştim eksiye düşersek. 5 milyon euroluk satışımız olacak. Hedefe ulaşmaya çalışıyorum. Şampiyonluğa oynayan yeni takım oluşturuyoruz. 10 milyon euro nasıl bir paradır? 65 milyon euro maaş ödeyebiliyoruz .62 milyon euro maaş ödüyoruz şu anda her şey dahil. 10 milyon euro ekstra bonservis ödemişiz. Bonservislerin bazıları da yıllara göre gidiyor: Oynadıkça ödüyoruz. 5 milyon euroya oyuncu alıyoruz, ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Şampiyon olmak ve Şampiyonlar Ligi’nde oynamak için bu transferleri yaptık. Şampiyonlar Ligi’nde kimle oynayacağız? Sizin muhtemel rakibiniz Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih, Juventus, Roma’dır.. Bu takımların rakamlarına bakmak lazım. Herkes her futbolcuyu biliyor artık. İyi futbolcuyu herkes her yerde bulabiliyor. İyi futbolcu iyi para ediyor, ucuza almak gibi bir kavram yok. Kendi bütçemiz içinde iyi bir takım kurduk. Riva’dan gelecek parayı kullanalım diye bir düşünce yok.  

Galatasaray Sportif AŞ’nin yıllık geliri 100 milyon eurodor ortalama. Şampiyonlar Ligi’ne giderseniz 550 milyon TL olur. Avrupa Ligi’ne giderseniz 480 milyon TL olur. Avrupa’ya gidemezseniz 400’de kalırsınız. Galatasaray’ı tenkit edenler büyük bir kısmı bir şeyi gözden kaçırıyor. Galatasaray Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan gittiği için 2015-16’da 100 milyon TL bir girdisi vardı. Ertesi sene Galatasaray bir sene ceza aldı. Bu cezayı trafik cezası gibi değerlendiriyor insanlar. UEFA tarihinde ilk defa, FFP kuralları içersinde bir kulübe ceza veriyor, o da Galatasaray oldu. Bir sezonu UEFA’ya gide gele geçirdik. Travma içinde sezon geçirdik. Bu travmanın nedeni biz değiliz. Bir önceki yönetimin yaptığı harcamalar, zararlar, UEFA ile settlement - mettlement gelmiş bu yönetimin kucağına düşmüş.

UEFA’dan men edilmiş bir takım, oyuncuların Avrupa’da oynama heyecanı varken, bu bitmiş. Taraftar kombine alacaksa almıyor, forma alacaksa almıyor, haklılar.  Bu sene de Avrupa’dan erken elendik. Biz bu dengeyi nasıl kuracağız? A-B ve C planı yaptık. Biz bunu dikkate alarak Şampiyonlar Ligi’ne endekslendik. Bir bütçe yapmışız, transferleri de buna sığdırmışız. Denk bütçe içinde kalıyoruz, bu transferlere rağmen. Galatasaray faiz sarmalından çıkmak zorunda. 150 milyon TL faiz ve kur farkı ödedik. Riva’dan gelen bir parayla 90 milyon dolarlık Sportif A.Ş kredisi kapattık. Riva arazisinden gelen kaynağın başka mecraya gitme şansı yok. 1-1.5 milyar gibi bir hasılat beklentisi var Riva’dan. Ben faiz sarmalından çıkarmak için hareket ediyorum.  

Arda başka bir kulübün oyuncusu. Yorum yapmam doğru olmaz. Ben Arda ile her zaman görüşüyorum. Arda’nın başkanıyım ben. Arda Galatasaray’ın avladı. Arda hassas bir konu Türkiye’de, bir de Barcelona’nın futbolcusu. Arda’yı getirdik, götürdük gibi yorum yapmamızın sakıncalı olduğunu düşünüyorum. Arda Galatasaray’a gelmek isterse Arda gibi bir futbolcuyu kim istemez? Niyetimizi açıklayarak, bunu engelleyecek bir şey içine girmeyelim. Niyetimizi belli edecek konuşmaları yapsak bunun ne faydası var? Arda, Türkiye’nin ve Galatasaray’ın önemli bir oyuncusu. Bir dünya yıldızı seviyesinde. Avrupa'nın sayılı kulüplerini saysanız kim Arda'yı istemez? Arda'yı ister misin sorusu ekmek-su ister misin gibi bir soru. Arda'nın gelişi şartların oluşmasına bağlı. Arda hakkında Tudor ile konuşuyoruz. Arda gibi bir oyuncuyu, hangi hoca hangi başkan kendi takımında görmek istemez? Bir tane sayabilir misiniz? Bir firma destek vermek isterse transfere sponsorlukla, transfere çözülebilecek bir şey.

Sol kanatta eksiğimiz olduğunu düşünüyorum. Hoca da aynı fikirde. Önde de, arkada da. Linnes harika oynadı dün. Bir maç yansıtmayabilir performansını. 28 kişide tutmak istiyoruz kadroyu. 12-13 yabancımız var. Yerli oyuncu eksiğimiz var alttan gelen gençlerimizle tamamlayacağız. Son dakikaya kadar transfere bakacağız. İskeleti erken bitirdik. Biraz daha piyasa oturmuş olarak giriyorsunuz son döneme. Transfer sezonunun sonuna doğru yapacağımız hamleler var.  48 kişilik bir kadrodan geliyoruz biz.  Her oyuncunun kalın kalın kontratları vardı. 48 tane orta seviyede futbolcumuz olacağına 28 tane iyi futbolcumuz olsun, aynı bütçe içinde paramızı iyi futbolculara verelim dedik.

Aziz Yıldırım, Kulüpler Birliği'nin daimi üyesidir. Onun tavrı kişiseldir, kimse bir şey diyemez ama barışçı olamaz mıyız?"Gözünün üzerinde kaşın var diye kavga etmek mi zorundayız? Şekip Bey’in son derce katkı veren bir kişiliği var. Zaman zaman başka kulüplerde de başkanları yerine asbaşkanları geliyor. Asbaşkan düzeyinde katılıyorlar ama Fikret Orman'ın "Ben de asbaşkan seviyesinde katılacağım" çıkışını kamuoyuna bırakıyorum". Ben oraya geliyorsam, katkı vermeye, bunu yansıtmaya geliyorum. Ortak bir yapı burası. Büyüklerin kavgaya ihtiyacı yok. Onlara da sorsanız "Ülkenin barışa ihtiyacı var" derler ama peki siz ne yapıyorsunuz Aziz Bey ile konuşuruz 'Ya arkadaş gel, katıl' deriz ama iş bu noktaya geldi. Diğer kulüpler de 'Asbaşkanla katılırız' diyor" Biz milyonları teslim ediyoruz. Bu kadar akıl zafiyeti, akıl tutulması olur mu? Gruplaşmaya doğru gidiyor. Beşiktaş asbaşkanıyla gelsin, Galatasaray 3. Başkanıyla gelsin… Amaç nereye gitti? Bölünmeye gidiyorsak bu şekilde, kimseye bir faydası yok. X kulüp böyle davrandı, ne faydası var, egosundan bir başka. Dağ dağa küsmüş kimsenin haberi olmamış. Futboldan çıktım, başkanlar, sosyal ve ticari mecrada önemli noktadaki isimler. 18 kişi bu barışı sağlayamazsak kimseye ağzımı açıp bir laf edemeyiz 18 kişi aramızda bunu çözemiyorsak yazıklar olsun bize? Sen asbaşkanı gönder bana fark etmiyor. Biz bu çalışmayla fayda sağlıyorsam, sen de verim alıyorsan sen de katıl. Egosantrik olaylardan ziyade, gösterilecek fedakarlık takdire şayan bir olaydır. Bir anlık sıcaklıkla söylenmiş olabilir. Doğru yolu kısa zamanda bulacağımıza inanıyorum.

Galatasaray'da divan kurulu her ay yapılıyor. Olağanüstü Divan Kurulu var. Olağanüstü ne demek? Alışılmışın dışında demek. Divan gündemindeki  1. maddede şu var: “Üyeler; ey başkan, ey yönetim. transferler yapıyorsun, bu para nereden geliyor? Sen harcıyorsun. Kaça para komisyon verdin menajerlere? Ne kadar bonservis ödedin? Bize de ver bakalım hesap diyecek”. Endişe duyan divan kurulu üyeleri son derece haklı. Galatasaray karşıtlığı üzerine kurgulanmış bir durum var. Galatasaray Messi’yi aldı diyelim, 5 senelik sözleşme yaptı. Senede 5 milyon euro maaş ödüyoruz.  5 sene ödedi 25. 5 senede  toplam 100 milyon euro ödeyeceğiz diye projeksiyon yapıyorlar. 5 senede 100 milyon euro ödeyeceğiz de, biz de Sportif AŞ olarak 500 milyon euro kazanacağız. 5 senelik projeksiyonla sportif manada kazanılacak gelirleri hiç dikkate almadan sunum yapıyorlar.  3 senede, 5 senede şu kadar para verecek, Riva’dan gelen paradır diyorlar. Bir ticari kazancımız yok  mu bizim? Başarılı odaklı değil mi bu hesaplar? Algı yaratmanın kime ne faydası var? Biz de bu sorulara, cevap vereceğiz. İkinci konu sosyal tesisler, Riva ve Galatasaray Adası. 20 gün sonra da normal divanımız var. Bu olağanüstü divanın yaydığı kötü enerjiden başka bir şey yok. Transferleri tersine çevirebilir misin? Adamları geri gönderebilir misin? Sen başka bir mesaj vermek istiyorsun demek ki. İmza toplamaya çalışıyorlardı. Olmadı o. Olağanüstü Divan demek için bir sebep yok. Yarın da çıkıp hesabını vereceğiz

Fatih Terim gündeme gelmedi çünkü Milli Takım'ın başındaydı. Ayrılmasını beklemiyorduk. Galatasaray'da çok başarılı olmuş bir isim ama şu anda Tudor'un istekleri yönünde bir takım kuruldu. Galatasaray'ın kendi sistemi var. Başarıyı yakalamak için çalışmalarımız var.

Galatasaray öncü bir kulüp. Galatasaray amatör branşları Türkiye'ye getiren ilk kulüp. Bizim bunlardan kopmamız, misyonumuza ters. Galatasaray’ın kaynaklarının bu sporlara kaynak yaratmak için yeterli olmadığı bir gerçek. Yeni kaynak arayışına girmemiz gerekiyor. Bunu dile getirince, hep ters tepkiyle karşılaştım. Bolt gibi birisini yetiştirip ihraç edemiyoruz. Türkiye’de futbolun dışında üretim yapan bir ülke değiliz. Satan bir ülke değiliz. Kaynak yaratamıyorsanız, başka kaynak yaratıp bunun içine aktarmalısınız. Bu nedenle inşaatlar, oteller yapıyoruz. Siz inşaat şirketi misiniz diyorlar. Amatör sporları ayakta tutabiliyoruz şu anda. Biz bu sene iyi bir seviyede basketbol takım kurduk 4 milyon dolar ayırdık. Erman hoca ile anlaştık. Başarılı olacağımıza inanıyorum. Bütçeyle çok ilintili bir husus var. Yabancıyla oynuyorsunuz büyük bir ölçüde. Galatasaray'ın hedefi ligde şampiyonluğa oynamak ve Euro Cup'ta evvelki sene gibi şampiyon olmak. Kellemi kessem ben Galatasaraylıyım. Ben Sinan Güler ve Ergin Ataman nedeniyle yıpranmıyorum. Sinan ile sözleşmemiz bitti. Sinan dedi ki "Ben Euroleague'de oynayacağım. Ne diyeceksin? Başkan niye istifa etsin? Ergin Ataman'ın sözleşmesi bitti. Bunlar olağan değil mi? Bir futbolcu ayrılınca niye başkan yıpransın?

Selçuk bizim kaptanımız. Başarılı dolu bir kariyeri var. Ayrıca milli takım oyuncusu, yaptıkları ortada. Şu anda da takımdaki bir oyuncumuz, kadromuzun bir parçası. De Jong, Sinan kategorisinde değil. Sabri’nin açıklamasını bilmiyorum. Sabri'nin açıklamasını okumadım. Televizyona konuşmak yerine gel ve benimle konuş. Bana basınla mesaj göndererek ne bekliyorsun? Sabri, Tudor'un sezon öncesi kadrosunda yoktu. Ondan önce de yoktu ama takımda tuttuk. İnşallah 'Yönetim, beni gönderdi' dememiştir. Olur mu canım öyle şey?

Mahkemelik olunca futbolcuyla, oyuncular FIFA'ya gdiyor. FIFA bir karar veriyor, ücrete bakıyor. Sabit bir ceza yok. Makul seviyede olmasını tavsiye ediyor oyuncuya verilecek cezaya. 100 bin euroya patlıyor bu cezalar Sneijder gibi oyuncuya. Ceza verirken sen şu kadar kart görmüşsün diyerek, maaşı üzerinden bir hesaplama yapıyoruz.  Büyük ölçüde uygulamaya çalışıyoruz ama negatif etkisi de oluyor bunun saha içinde.

VAR sistemi zaten geçen dönemden kesinleşti, başlayacak Ocak’ta. Çok enteresan fikirler vardı. Oyunun doğallığını etkileyecek bir sistem ancak son derece büyük bir haksızlığı ortadan kaldıracak bir sistem bu. Spor adamlarının görüşleri alınsaydı iyi olurdu. Galatasaray Başkanı olarak 6 yabancı sınırlamasından yana bazı sorunlar devir aldım. Hala içinde yaşadığımız sorunlar var. Bu sorunlar nedeniyle14 yabancı kuralına geçmişiz. Dünyanın sana transfer kaynağı olması başka bir şey, sadece Türkiye’nin oyuncu kaynağı olması başka bir şey. İç piyasada oyuncular öyle paralara çıktı ki 6 yabancı sınırında. Biz Avrupa ülkesiyiz. Avrupa ülkelerinde uygulanan bir sistemin dışında başka bir şey düşünmemek lazım. Bence şu anki yabancı kuralına göre kulüpler getirdikleri yabancı oyuncuları parlatıp iyi paralara satabiliyorlar. Kulüpler yasası bir an önce çıkmalı. Spor Yasası gelmeli. Yöneticiler harcamalarından sorumlu olmalı.

Futbolu taraftarsız düşünmek mümkün değil. Taraftar ve Galatasaray ilişkisi etle-tırnak gibi. Galatasaray’da küslük olmaz. Galatasaray öyle bir yapı ki, aynı halatı çeken bir grup. Taraftarın Galatasaray’a küsmesi olmaz, taraftar Galatasaray’a küsemez. Galatasaray taraftarı stadı dolduracaktır. İhtiyacımız olan bir sezon. 2018 kritik bir yıl. Kombine gelirlerine, gişe gelirlerine ve coşkuya ihtiyacımız var. Yönetim olarak Galatasaray taraftarına keyif vermek için elimizden geleni yapıyoruz. Hata yaptığımız işler de var tabi. İşin başında protesto yapmamak lazım. Oyuncularımızın performanslarına ihtiyacımız var. Stada gelsinler, bizi yalnız bırakmasınlar. Eksiklerimiz belli. Bunların tedariğine çalışıyoruz. Dünkü gibi çok maç göreceğiz. Artık 40 bin, 50 binlere oynamamız lazım.  

Asamoah istediğimiz bir oyuncu. Kulübü Juventus ve kendisiyle görüşmelerimiz sürüyor. Sürüyorsa pozitiflik var demektir. Bitmesi için çabalıyoruz ama şu anda neticelenmiş bir şey yok.

(YASAL UYARI: KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ)