Oyunu iyi okumuşlar

25.01.2019 - 18:29 | Son Güncellenme: 25.01.2019 - 15:30

Okura not:

Kitap okuma konusunda ülkemizin rakamları ne yazık ki dehşet verici derecede düşük. Spor kitapları sözkonusu olduğunda iş daha vahim bir hal alıyor. 80 milyonluk toplumda, bu kitaplar 300-500 aralığında bir satış şansına sahip. Kuşkusuz ki aralarında Alex de Souza’nın kitabı gibi birkaç baskı yapanlar olabiliyor ama genellikle ilk baskıdan öteye geçen yok. Öyle ki dünyada milyonlar satmış olan kitaplar için bile durum değişmiyor.

Bundan yakınmak yerine bu kitapların okunmasını sağlamak için birşeyler yapmak gerekiyor. Daha doğrusu ben bu işin gönüllü fedaisi sayılırım. 3 yıl boyunca Sportstv kanalında Kitaplı Spor programı yaptım, şimdi de Sporsever programında bu kitaplara yer vermeye çalışıyorum.

Ayrıca spor kitaplarıyla ilgili olarak çeşitli yerlerde çok sayıda yazım yayınlandı. Onlardan bazılarını sizlere yeniden sunmanın, birkaç kitap daha satılıp-okunmasına yararı olur diye düşünüyorum. Bunların ilkini de ilginize sunuyorum.

***

Oyunu iyi okumuşlar


Bizi de çeşitli açılardan ilgilendiren bir kulüp olan Borussia Dortmund'un inanılması güç durumlar yaşadığı 2014-15 sezonunu irdeleyen
Oyunu Okumak ilginç bir proje-kitap. Alman Yazarlar Takımında yer alan oyuncularla illüstrator Tim Dinter değişik bir iş çıkarmış.

Ahmet ÇAKIR

Nereden başlayacağımı gerçekten bilemiyorum; öncelikle İthaki'nin futbola dönüşüne değinmek gerekiyor. Marcel Desailly'nin hayatını anlatan Kaptan adlı nefis kitabın yayın hakkını başka bir yere devredecek kadar bu konuyu kapatmış görünen yayınevinin alana dönüşü önemli. David Winner'ın Harika Portakal'ının ardından bunun da yayınlanması sevindirici bir gelişme. (Bunun epey zaman önce yazılmış bir yazı olduğunu hatırlatmak zorundayım. Bunun sonrasında İthaki’den müthiş kitaplar çıktı. Onlar hakkında da yazacağım.) Sonra kitabın yazarlarının aynı zamanda bizim turnuva arkadaşlarımız oluşundan doğan bir sıcaklık var. Bu yılın (2016) 5-8 Mayıs tarihlerinde KKTC'de Gazi Mağusa'da Yazarlar Dünya Kupasının ikincisini yaptık. Hiç yabana atılmayacak işti ama necip spor medyamız, transfer palavraları nedeniyle cinnet dönemine girdiğinden, bu olayı yeterince duyurabilmek mümkün olamadı.


Bitmedi, B.Dortmund bizim için her zaman ilginç bir kulüp oldu. 1980'li yılların başlarında Erdal Keser'in bu takımda oynuyor oluşu, önemliydi. Emre Belözoğlu henüz 16,5 yaşındayken Galatasaray formasıyla ilk Avrupa maçını bu kentte oynadı; 37 dakika oyunda kalabilmiş olsa da kariyerinin ilk büyük adımıydı. Sarı Kırmızılı takım o maçta çok önemli adamlarından yoksundu ve Fatih Terim yenilginin kaçınılmazlığını, karşılaşma sabahı spor yazarlarına anlatmakta yarar görmüştü. Öyle de oldu, 4-1 yenildi.

Sadece 3 yıl sonra Sarı Kırmızılı takım UEFA Kupasına yürürken devirdiği rakipler arasında B.Dortmund da bulunuyordu... Özellikle Cim Bom'un Almanya'daki 2-0 galibiyeti müthişti. 2014-15 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde Galatasaray'ın yine rakibine 4-1 yenildiği maçın ilginç ve önemli tribün öyküleri vardı. Nitekim bunlardan biri de kitapta yer alıyor. Çocukluk arkadaşı Serkan Demirtaş ile Florian Dresen maçı birlikte izliyor. Onun gibi güzelliklerin yanında çok sayıda Türk taraftar o maçta ciddi sıkıntılara yol açmış ve bunun sonucunda tutuklamalar olmuştu.


Şu anda epeydir kadroya giremese de milli futbolcumuz Nuri Şahin'in bu takımda yer alışı, Almanya'yı seçen İlkay Gündoğan'ın geçen sezona kadar Sarı Siyahlı formayı giymiş olması da bu kulüple aramızdaki bağı güçlendiren öteki etkenler. Oraya gidip ikisiyle de röportaj yapmış olmak benim de spor gazeteciliği kariyerimde hatırda kalacak işlerden... Kuşkusuz Emre Mor'u da bu listeye zevkle ekleyeceğiz. Milli Takımın yeni umudunun bu takımda gelişip güçlenmesini bekliyoruz.


Şu anki başkanı Reinhard Rauball, 9 Kasım 1989'da Galatasaray'ın sahada 5-0 galip geldiği Neuchatel Xamax maçının masada da kazanılmasında önemli bir payı bulunduğu kabul edilen kişidir. Bu nedenle Sarı Kırmızılı kulübün de üyesi yapılmıştır.

Dipten zirveye gidiş gelişler...

B.Dortmund her zaman çok ilginç bir kulüp olmuş. Almanya'nın ilk Avrupa Kupası kazanan takımı oluşundan (1965-66 Kupa Galipleri Kupası) küme düşmeye kadar inanılması zor iniş- çıkışlar yaşamış. Yakın zamanlarda da hem Şampiyonlar Ligi kazanıp (1997) hem de kendi liginde küme düşme durumuna gelişi de bu listede yer alabilir. Hele mali açıdan tam anlamıyla batıp en büyük rakipleri Bayern Münih'ten 2 milyon dolar borç alarak ayağa kalkmaları gibi durumlar, akla sığacak gibi değil.

Aslında bizi ölesiye ilgilendiren bir başka yanları daha var B.Dortmund'un. 600 000 kişilik kasabada bu takımın her maçına 80 000 kişi gidiyor. Kombineler için yıllarca sıra beklemek gerekiyor. Tribünlerin yıllardır bomboş olduğu bizim memleketten bir yetkilinin de aklına 'Bunlar ne yapıyor da tribünleri dolduruyor?' sorusunun yanıtını, biraz da burada aramak geçmiyor.


Alman Yazarlar Takımının 27 oyuncusu, B.Dortmund'un bu ilginç 2014-15 sezonunu çeşitli yönlerini irdeleyen yazılar kaleme almış. Bir önceki sezon kendi liginde ve Avrupa'da zirveye oynamış takımının ertesi yıl Bundesliga'da küme düşme çizgisine gelmiş olması, çok şaşırtıcı. Üstelik Şampiyonlar Ligi'nde iyi gidiyor ama Bundesliga'da perişan! İkinci yarıda toparlanıp ligi 7. sırada bitirerek UEFA Avrupa Ligine katılma hakkı kazanıyor.


Kitapta yazısı olan yazarların hepsi B.Dortmundlu değil. Aralarında başka takımları tutanlar da var ama olaya gerektiği gibi bakmayı biliyorlar. Kitapta Sebestian Kehl ve Oliver Kirch gibi iki önemli futbolcunun yazılarıyla efsane teknik direktör Jurgen Klopp söyleşisi de yer alıyor. Çok değişik iç düzenlemesinin yanında Tim Dinter'in illüstrasyonları kitaba çok şey katmış.


Gerçekten çok değişik yönleri olan B.Dortmund'u anlamaya ve öğrenmeye çalışmanın yanında ilham verici yanları olan bir kitap. Almanlar KKTC'ye iki takımla gelmişlerdi. Yazarlar bizi 3-0 yenmiş, Sanatçılar karşısında aynı skorla biz kazanmıştık. Gollerden birini de ben atmıştım. Ancak ne yazık ki bizim bu kitap gibi bir gol atma şansımız pek yüksek değil.
***

Oyunu Okumak-Sarı-Siyah Bir Yıl,

Editör: Moritz Rinke, İthaki Yayınları,
Kasım 2016, İstanbul, 232 sayfa

Senin için hazırladığımız haberler