"Deplasman yasağı devam etmelidir"

24.08.2017 - 10:09 | Son Güncellenme: 24.08.2017 - 10:09

"Deplasman yasağı devam etmelidir"

Radyospor programcısı ve Hürriyet yazarı Uğur Meleke, "Deplasman yasağı devam etmelidir" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Deplasman yasağı devam etmelidir

ÇOK basit iki sorunun yanıtını arıyorum: Süper Lig’in büyükleri arasındaki maçlarda deplasman yasağı neden uygulamaya konmuştu?

Daha sonra yasağa altyapı sağlayan faktörlerin hangisi halledildi, hangisi ortadan kalktı ki bu uygulamadan vazgeçildi? Bundan bir sene önceydi... Konya’da Beşiktaş’la G.Saray arasında oynanan Süper Kupa maçı zulme dönüşmüş, müsabaka sahaya atılan meşaleler sebebiyle defalarca durmuştu.

O günkü bakan Çağatay Kılıç, kritik bir şey söylemişti maç sonrası mikrofonlara: “Sahada yaşanan olayları görüyorsunuz. Bunlar futbol teröristi. Deplasman yasağının kalkması sadece bir temenni. Net bir karar alınmış değil.”

AKIYLA YARALANDI

Dikkatli okuyucular hatırlarlar, o günlerde de deplasman yasağının kalkmasının zamansız olduğunu ifade etmeye çalışmıştım... Gerekçem şuydu: Sadece son birkaç yıl içinde Türkiye’de bir antrenör saha içinde bıçaklandı. F.Bahçe otobüsü kurşunlandı. Bursaspor ve Beşiktaş forması giymiş bir grup sporsevmez satırlı-bıçaklı meydan savaşı yaptı. Saha içinde bir futbolcunun (Burak’ın) yüzü çakıyla yaralandı, Fernandes’e uçan tekme atıldı. Ve işin acı tarafı, Fernandes’e tekme atan adama “1 yıl spor sahalarından men” gibi komik bir ceza verildi.

NE YAPTINIZ Kİ

Aynı kişi iki hafta sonra başka bir kişinin kartıyla tribünde görüntülendi. Şiddet her geçen sene yükseliyor, form değiştiriyor. Suçlu, suçsuzdan ayrılamıyor. Ve Ağustos 2016 itibariyle Türk futbolunun gündemi, deplasman yasağını kaldırmaktı maalesef! Deplasman yasağı elbette sevimsiz bir uygulama.

Ancak bu ülkede ondan daha sevimsiz öyle çok şey yaşanıyor ki, bunları halletmeden deplasman yasağını kaldırmayı düşünmek bile akıl dışı. Bu ülkede büyük takımlar arasındaki maçlara deplasman yasağı neden konmuştu ki sahi? Ve deplasman yasağına neden olan faktörlerin hangisini yok ettiniz ki, bu yasağı apar topar kaldırmıştınız?

GÜVENLİKÇİNİN DE CAN GÜVENLİĞİ YOK

Üzülerek ve çekinerek söylüyorum ki, 24 Ağustos 2017 itibariyle, mesele çok daha ciddi. Artık şiddet, sadece Beşiktaş-F.Bahçe-G.Saray-Trabzon gibi sıradanlaşmış rotalardan saptı; Başakşehir-Konya, Göztepe-Eskişehir gibi müsabakalarda hortladı. Meşale sıradan, sahaya girmek alelade, tekme-yumruk-kelebek bıçak şöhret vesikası. Üstelik bu şiddet şovlarının ardından cezalar teröristlere değil, kulüplere kesiliyor.

E-BİLETE NİYE GEÇTİK

Sayın Spor Bakanı’na ve Sayın TFF Başkanı’na soruyorum: Suçluyu suçsuzdan ayırmayı başaramayacaksak, hâlâ cezayı tribünlere ve kulüplere keseceksek, e-bilete neden geçtik? Bazı statların koşulları e-bilete hazır değilse, oralarda neden maç oynatıyoruz? Süper Kupa finali için başka stat yok muydu?

Geçen yıl Süper Kupa finalinde bire bir aynı görüntüler yaşanmış olmasına rağmen, bir sene sonra benzer bir tehlikeyi neden öngöremedik? Samsun’da misafir olan Beşiktaş ve Konya, ya da Eskişehir-Göztepe-Başakşehir kulüpleri bu işlerden sorumlu da, TFF, valilik, emniyet müdürlüğü sorumlu değil mi? Geçen haftaki güvenlik toplantısında, artık Türkiye Kupası ve Süper Kupa finallerinde de e-bilet uygulaması olacağı açıklandı. Peki Türkiye Kupası yarı finali Allah’a mı emanet?

Mesela yarı finalde Fenerbahçe’yle Galatasaray eşleşirse e-bilet uygulaması olmayacak mı? Sayın Bakan, Türkiye’de hangi statların giriş-çıkışları eksiksiz güvenlik kontrolüne müsait? Hangileri yetersiz?

ÖLÜM MÜ OLSUN

Sayın TFF Başkanı, Türkiye’de kaç stadın kamera donanımları kusursuz? Kaçının ne kadar teknolojiye ihtiyacı var? Artık bu çalışmaların eksiksiz biçimde yapılması, fiziki koşulları uygun olmayan statların geçici olarak kapatılması, ya da düşük kapasiteyle çalıştırılması gerekmez mi?

Sayın yetkililer, Türkiye’de statlarda 100 TL yevmiyeyle görev yapan güvenlik görevlilerinin can güvenliği var mı sizce? Daha radikal tedbirler almak için acaba ölümlü bir hadisenin yaşanmasını mı bekliyoruz hep birlikte?

6222 sayılı yasa garabeti

Bu ülkede anlayamadığım bir başka garabet de, 6222 sayılı yasa. Bu yasaya göre anlıyoruz ki, birisine gıcıksanız, bıçaklamak filan istiyorsanız, o kişinin maça gitmesini bekleyin(!). Çünkü bu ülkede statlara Türk Ceza Kanunu giremiyor, sadece 6222 sayılı yasa girebiliyor! Mesela ben sokakta Burak’ın yüzünü çakıyla yaralasam, cezası ne olur? Ya da Fernandes’i bir restoranda görüp ona uçan tekme atsam? Bana “lütfen 1 yıllığına bu restorana gelme” mi derler, yoksa apar topar hapse mi atarlar?

Mesele basit. Stadyumlarda suçlular dolaşıyor. Masum spor seyircisinin içine teröristler karışmış durumda. Bunların ait oldukları yer stadyum değil, hapishane. Eğer onları ait oldukları yere göndermekte biraz daha geç kalırsanız, suçluyu suçsuzdan ayırmazsanız, statların fiziki koşullarını düzeltmezseniz, tel örgü-kamera-yasa-talimat ve benzeri radikal adımları ivedilikle atmazsanız, korkarım ki bu ülkede Heysel benzeri bir facia yaşanabilir. İşaretler ortada. Kıvılcımlar net. (Hürriyet)

Senin için hazırladığımız haberler